"Bir düşünün; güzel bir yemek yediğinizde, kendinizi ağırlaşmış hissedersiniz, zihniniz yeterince boş olamaz, oysa benim zihnimin özgür olmasına ihtiyacım var ..." demiş, Marcel Proust. Ne kadar doğru. Söz konusu olan, o zihni dolduran fazla yemek değil, "güzel" yemektir. Daha da doğrusu, 'güzel' olanı, bir anlam kümesi olarak zihinde tasarlayıp, onu arzulama ve arzu [...]
Sıkıntı... adem evladının başına musallat olan çağımızın belâsı... o, doldurulamaz "abyss"... kaçıyoruz ama saklanamıyoruz; yakalıyor bizi ve bir pençede buruveriyor yüreğimizi... zengin, yoksul... cahil, okumuş; kimse yakasını kurtaramıyor bu boşluktan... Kesip atamadığımız... Kim bilir, belki mutsuzluk ve eksiklik doğamızda var... Ya da, doğamızdan uzağa düştük bunun bedelini ödüyoruz; ziyadesiyle materyalist bu [...]
Ölüm bir an olmadığı için bir son da değil, yeni bir hal, yeni bir varoluş. Sadece şimdi, burada ve bedenli değil diye, birisi ölünce kaybolmuyor. Yaşayanlar onu andıkça zaten burada da var, ama kozmik hafızada, logosta, akaşik kayıtlarda, ya da zamanın sonsuzluğundaki zincirdeki halkasıyla da hep var. Birisi öldüğünde, onun için değil, son [...]
Ankara'daki congresium fuar alanındaki kitapçık fuarını oğlumla geziyorduk. Kitapçık fuarı diyorum TÜYAP hala başkentte olmamaya direniyor. TÜYAP kitap fuarı gerçekten müthiş, o yüzden burada çok bir şey yok. Sahaflar hariç, [...]