Karayiplerin en güzel adası ST Marteen’den
Rotam bu sefer beni kuzeyde Florida açıklarıyla, güneyde Surinam’ a kadar uzanan yaklaşık 4 bin kilometrelik alanda bulunan bir başka limana getirdi.
Karaya ayak basmaya az kaldı. Görkemli sayılabilecek bir limana girmek üzereyiz. Heyecanlıyım, yaklaşık elli saattir denizdeyim ve bu süre zarfında gördüğüm ilk ada hemen karşımda duruyor.
Henüz güvertedeyim ve sizlere Türkiye’ nin 10.000 km uzağında bulunan çok enteresan bir ülkeden bahsedeceğim. Karayip Denizinin kuzey doğusuyla ve Hollanda Antilerinin arasında, Puerto Rico’ nun yaklaşık 250 mil doğusunda tropik ikliminde 75.000 kişinin yaşadığı bir adadır bahsi geçen cennet.
Elbette Karayiplerin en güzel adası ST Marteen’ den bahsediyorum sizlere.
Cennetin, Hollanda’ya bağlı güney yarısı “Sint Maarten”, Fransa’ ya bağlı olan kuzey yarısıysa da “Saint Martin” olarak adlandırılır. ST Marteen’ nin başkenti Philipsburg, ST Martin’ in başkenti ise Marigot’ tur. 2 başkenti olan bu adanın tamamı 100 m2 civarında olup yaklaşık 40 harika plajı bulunmaktadır.
Bu plajların kumsalında güneşlenen insanların tepesinden fantastik Princess Juliana Airport’ a iniş yapan uçaklarıyla bilinir. Size abartı gibi gelecek ama gerçek. Şöyle ki; uçaklar inerken kumsalda güneşlenen turistlerin gölgesini keser, rüzgârları serinletir.
Adanın isim babası tahmin edin bakalım kim? Doğru! Christoph Columbus. Kâşif 11 Kasım 1493 yılında Aziz Martin’in anısına ST. Martin ya da diğer deyişle ST Marteen adını vermiş adaya. Gemisinden ayrılmadan adaya çıkmadan.. O yıllarda ada da Arawaks’ lar olarak tanınan yerliler yaşıyormuş. Arawaks’ lar adaya Land of Salt yani Tuz Şehri anlamına gelen “Sualouiga” derlermiş. Marigot şehrinde yer alan bir müzede adanın bu ilk sakinlerinin kültürel mirası sergilenmekte.
1633 yılında ST. Marteen’ i ilk işgal eden İspanyollar olmuş. Adanın yerlilerden sonraki sakinleri Fransız ve Hollanda’ lıları buradan atmayı becerebilmişler. Fransa ve Hollanda, 15 yıl sonra adayı İspanyol’ lardan geri almayı bilmiş. Bu cennetin iki ülke arasında paylaşımı hiç de kolay olmamış. İki ülke arasındaki sınır 1648′ten 1815′e kadar tam 16 kez değişmiş. Şimdilerde Fransızlar şu anda adanın yüzde 60′ına, Hollanda’ lılar ise yüzde 40′ına sahip.
Adada öyle tahmin edildiği gibi bir sınır yok. Bir tabela var. Tabelanın bir tarafında “Welcome to France Side”, diğer tarafında “Welcome to Dutch Side” yazıyor. Fransız tarafında Euro geçiyor. Hollanda tarafı için yanınızda US Doları bulundurmalısınız. Yanılmıyorsam Hollanda tarafında 110 Volt, Fransa tarafında 230 Volt enerji kullanılmakta. Adanın bir tarafından diğer tarafı telefonla aramanın şekli milletlerarası. Dünyadaki 4 basamaklı ülke kodu unvanı bu ülkeye aittir. Fransız tarafında Fransızca konuşulur. Hollanda tarafında meramınızı anlatabiliyorsanız Türkçe bile konuşabilirsiniz.
Bu cennete gelinirde denizin, kumun ve güneşin keyfi çıkarılmazmı? Bana önerilen Maho Beach yerine Mullet Bay plajında palmiye ağaçlarının gölgesinde denize girmeye tropik meyve kokteylimi yudumlarken güneşlenmeye karar verdim. Soyunma kabini ve duşu olmasa da bu plajda kalmayı tercih ettim. Çünkü hafta sonu olması sebebiyle etrafında kiralayabileceğim lüks bir araçla 2 saatte tur atabileceğimiz kadar küçük bu adada Avrupalı zengin malikâne sahipleri ve devre mülkçüler ABD’ li aktörler vs geldiğinden araba ve uçak trafiği yaşanmakta. Zamanımı yolda geçirmek istemedim.
ST Marteen bir elmas, saat, elektronik, eğlence ve kumar cennetidir. İlgilenenler gönüllerince kumar oynayabilir ve vergisiz alışveriş yapabilir. Kaliteli ve markalı mağazalar istemeyeceğiniz kadar çok ki ben sadece hediyelik eşyalar ve giyim eşyaları satanlarıyla ile ilgilendim.
Eğer bu cennetin tarihiyle de ilgiliyseniz Marigot’ u kuş bakışı gören Fort Louis Kalesi, görülmesi gereken bir yer. Kale, 1789 yılında vali Jean Sebastien Durat tarafından şehri korsanlara karşı savunmak için yapılmış.
Yediklerin ve içtiklerin senin olsun neler gördün onları anlat dediğinizi duyar gibiyim. Her ne kadar anlatmayacaksam da istisnam olan Rom’ a haksızlık edemem. Bu tropik iklimden rom içmeden günüm geçmiyor.
Bir başka buluşmamızda size adanın Fransa tarafında bulunan kelebekler vadisini anlatacağım. Burası başlı başına bir yazı konusu. Uzatarak sizleri sıkmak istemiyorum. Şimdilik size bir makro fotoğraf çekimi paylaşmakla yetiniyorum.
Sizlere, aradığınız her ne olursa olsun onu bulacağınıza inandığım bir adadan seslendim. Hepinize macera, eğlence, doğa, fotoğraf ve niceleri olan geziler dilerim.
Gezmek flört gibi, kalıp buraları sevebilirim. Ama gitmem gerek. Yaşanacak, görülecek çok yer var