Rüyamdaki Çocuk
Bir küçük tekne vardı ve teknede de küçük bir çocuk. Gözleri tıpkı deniz gibi, mavi ve çırpıntılı. Bir o yana, bir bu yana yatıyordu tekne. Çocuk o teknenin yelkeni kadardı, o tekneye aitti. Bir an bakıştık onunla. Sonra gitti. Ufukta kaybolup gitti. Belki de bir rüyaydı.
Bir balon vardı ve balonun ipini tutan bir çocuk. Gülüyordu çocuk. Balon nazlı nazlı salınıyordu. Sonra bir fırtına çıktı, balonu koparıp almak istedi ondan, ama çocuk balonun ipini bırakmadı. İkisi birden karanlık gökyüzünde kaybolup gittiler. Giderken sesini duydum. Elveda, dedi. Belki de bir rüyaydı.
Bir bisiklet vardı ve üzerinde de bir çocuk. Yeni öğrenmişti bisiklete binmeyi. Sakın göz önünden ayrılma, dedi annesi. Ama o dinlemedi. Ucunda tabak gibi bir ayın parladığı gümüş bir yola doğru gitti. Giderken gördüm. Arkasına bakmadan elini bana sallar gibi kaldırıp gitti. Belki de bir rüyaydı.
Şimdi nereye baksam o çocuğu görür gibi oluyorum. Ama o yok. Gözlerimi kapıyorum, uyuyorum, o rüyayı istiyorum. Ne rüya, ne de çocuk geri geliyor, canım sıkılıyor.
Denize bakıyorum bir tekne, küçücük. Heyecanlanıyorum, acaba mı? Hayır tekne kıyıya yanaşıyor, içindeki çocuk iniyor aşağı.
Göğe bakıyorum bir balon, kocaman. Heyecanlanıyorum, acaba mı? Hayır balon tek başına uçup gidiyor. Onu tutan çocuk ağlayarak babasının eline yapışıyor.
Sokağa bakıyorum, bir çocuk dolaşıyor bisikletinde. Yağmur başladı, annesi sesleniyor, haydi eve… Çocuk eve giriyor.
Rüyamı düşünüyorum…
Gerçeği algılamaya çalışıyorum.
Bu kış zor geçiyor… Dostlarımın ellerine yapışıyorum, minnetle…