felsefe taşı

Her Devrin Adamı Olalım, Yolumuzu Bulalım

Her Devrin Adamı Olalım, Yolumuzu Bulalım
Şubat 23
15:39 2015

“Yaşamımız önem verdiğimiz olaylara karşı sessiz kaldığımız gün son bulmaya başlar.” Martin Luther King

Bir diyalog… Şahıslar tamamen hayal ürünüdür ve toplumun izdüşümüdür…

Şahıs A: Şu her devrin adamı modellere bak, başa gelen değişince nasıl da konum değiştiriyorlar.
Şahıs B: Bu coğrafyada genel kabul görür güce göre yer yön değiştirme daha hala alışamadın mı?

Şahıs A: Ya tamam, biliyorum da, genel kitleyi anlayabiliyorum ama kimisi var ki basbayağı adam zannediyorsun…
Hem öyle menfaati vs… bile olmadan değişen idare ile birlikte söyledikleri de dakikasında değişiyor.
Şahıs B: Bu insanın fıtratında var güzel Kardeşim. İster Avam ister Havass olsun; insan menfaat ve güç odaklıdır.
Hele bir de güç, kaşları çatık şark modeli ise yeme de yanında yat. Bak dikkatini çekerim ama şark kültüründe ister en elit topluluklar olsun, ister toplumun tabanı kendine güvenen güler yüzlüyü değil de kasım kasım kasılan sert mizaçlı dünyaları ben yarattım tarzında bildirir gibi konuşan içi boşları sever gelişmemiş toplumlar.

Şahıs A: Kendine güveni olmayanlar yönetirken sertlikten medet umar diye biliyorum. Neyse… Tamam, da arkadaşım, omurgalı duruş diye bir şey var; kısa bir süre önce söylediklerinin nasıl tam tersini insanlara söylersin hiç sıkılmadan utanmadan.
Şahıs B: “Fıtrat” demiş miydim?

Şahıs A: Tamam anladık herkes faydacı ve esen rüzgâra göre konum alıyor.
Ali kıran baş kesen model de şark kültürü ile beslenmiş hegemon modelin korkak zihinlerinde egemen.
İyi de kim “Kral çıplak!” diyecek o zaman.
Şahıs B: Rrrrr……. Neyse sen fazla kasma, zorlama bu konuları; suratına tükürülür sende nisan yağmuru dersin. Karakterin böyle pis bir tip olmalı.
Hatta “daha yok mu” da diyebilirsin. Bu civarlarda fazla erdem, onur vs… arama; hem bak söyleyeyim arayanı da fazla sevmezler haaaaa….

Şahıs A: Şimdi bana yaşam dersi veriyorsun koçum benim.
Anladığım kadarı ile paylaşayım ustam…
Şahıs B: Paylaş Çekirge…

Şahıs A: Omurgalı yaşamayacağım, bir gün dediğimin tam zıttını savuna bileceğim; başa geçen kimse toplumun her alanında ona göre konuşlanmayı unutmayacağım.
Bunlar yaşamın gerçekleri zaten, uymazsam sevilmem, toplumdan dışlanırım. Erdemleri göz ardı edeceğim, adaletli olmak bana göre değil, faydacı ve hatta biraz da üçkâğıtçı olsam daha da iyi olur. Gücü mutlaka kutsamalıyım. Her devrin adamı olarak bir yağdanlık gibi olmalıyım. Konulduğum kabın şekline girmeliyim…
Şahıs B: Dur dur o kadar da değil abarttın ya bunları fark ettirmeden yapacaksın, sanki erdemliymiş, ahlaklıymış, inançlıymış, adaletliymiş gibi yapacaksın. Hem bunlar varmış gibi yapacaksın hem de herkes sen de olmadığını bildiğinden rahat nefes alacaklar… Seninki gibi olur mu hiç…

Şahıs A: Tüm bu rezillikleri yapacağım üstüne üstlük her türlü değer de ben de mevcut gibi yapacağım; yani -mış gibi yaşayacağım. Harikasın “Yoda” inanılmaz taktikler veriyorsun.
“Koçum” benim… Bütün bu ilkesizlikleri yaparken de lakayt bir tavır takınıp bu çok doğal ve yapılması gerekli olduğunu da bünyeye zerk edeceğim ve çevreye de ceberutça paylaşacağım elbette değil mi?
Şahıs B: Aynen Padawan, yürü kim tutar seni…

Şahıs A: Şimdi ben tüm bu tutarsız yaşam biçimim, dolmadan taşan fikri coşkum, bilgisizliğimi kapatmak için arsızca saldırganlığım ve her türlü olumsuz sıfatım ile toplumda yükselirken kimse suratıma tükürmeyecek değil mi… Yanlışlarım gözükmeyecek yani…
Şahıs B: “Herkes gibi” olduğun toplulukta dikkat çekmezsin birader, ama sakın ha “Kendin gibi” olayım deme o zaman “Oylum oylum fidan boylum”; en büyük tehlike budur!

Şahıs A: Ya sen olmasan ben ne yapacağım Morpheus. Yaşamın anahtarını bana verdin, kepaze bir yaşam sürüp insanların üzerlerine basa basa yükseleceğim.
Eeee zaten insanın özü çamur değil mi; niye silkeleyecekmişim ki çamurumu ona buna iyice bulaştırırım. Çaba yok, zorluk yok, vitesi boşa at git…
Şahıs B: Şanslısın Neo, düşünme-bil. Bil ki bu tip yaşayarak daha çok olmayan biftekleri lezzetle yersin.

Şahıs A: Çaktım köfteyi, aralarda mesajları da alıyorum hocam. Siz de az değilmişsiniz.
Yalnız bu berbat sohbeti burada keseyim ve ben almayayım hocam. Size mani olmayayım cehennem çukurunuzda pisliği suratınıza sıvamaya devam edin.
Ben çıkıp iki “Kral Çıplak” diye bağırıp kendim gibi, onurlu, ölçülü insan gibi insan olarak yaşamayı seçiyorum.
Şahıs B: Bu seviyede topluluklarda senin gibi çıkıntıları, ayrık otlarını yaşatmazlar bak demedi deme sonra…

Şahıs A: Senin gibi her gün öleceğime; bir kere ölürüm guru bozuntusu.
Sen gücü kutsamayı, erdemleri yerle yeksan etmeyi, rüzgârın yönüne göre her gün söylediklerinin zıttını savunmayı, adaletsizliği içselleştirebilirsin ama bu beni aşar. Tüm bunları “Ya ne olacak ya” diye cıvık bir tarzda lakaytça suna da bilirsin buna da sözüm yok.
İstediğin kepazeliği yaşamak senin tercihin ancak rezilliği genellemek en kötüsüdür bunu bil.
Herkes yapıyor diye adi bir yaşam süreceğime Sokrates gibi at sineği olur canımı veririm…
Şahıs B: Çok idealist söylemler bunlar hiç gerçekçi değil.

Şahıs A: Gerçeği biz var ederiz diye biliyorum. Nasıl yaşarsak o; sen de ailene çocuklarına onurlu bir isim bırak, yağdanlık olarak anılma benden sana bir tavsiye. Tarih senin gibi mezarlara girenleri değil ansiklopedilere girenleri yazar Çetin Altan’ın dediği gibi. Kulağına küpe olsun.
Şahıs B: Rrrrr….

Şahıs A: Şimdi git de kendine, insanlığa faydalı bir şey yap; önce aynaya bak ama gözünü kaçırmadan bak bakalım eserinden memnun musun?
Değilsen de bir hesaplaş bakalım kendinle. Ona buna da bulaşma. Çok vaktimi aldın hadi bakalım…
Şahıs B: Tamam Hocam…

Şahıs A: Son bir nokta daha hoca moca yok yaşamda eşitiz, yan yana yürüyoruz; ihtiyacın olursa da her zaman yanındayım hemen biat kültürüne bağlama.
Seni uyandıracak bizzat kendinsin; ben ya da başkası ise sadece vesile. Titrlere, payelere, güce, etiketlere tapmayı bırak.
Bırakmazsan her dönem, her topluluk seni güdecek kendi güncel papazını yaratır.
Şahıs B: Ama, ama hep bir hoca ve öğrencisi vardır… Ama…

Şahıs A: Sen yola koyul diye öyle anlatılır hikâyeler; sen içindeki kendi üstadı uyandır gerisi lafü güzaftır. Hazıra konma çalış çabala. Hadi bakalım birlikte iyi yolculuklar.
Şahıs B: Kendimi hiç iyi hissetmiyorum ama…

Şahıs A: Yola koyuldun demektir…

“Beni korkutan kötülerin baskısı değil iyilerin kayıtsızlığı.” Martin Luther King

4.843 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Tarihten bir “kaset vakası”Tarihten bir “kaset vakası” Buyurun, tarihten bir "kaset vakası". Hikayemiz eskiden, çoook eskiden... Daha kaset kaset değilken, dünyada sevginin dirhemle dağıtıldığı günlerden. O günlerde ABD'li beyazlar […]
  • Trança Al!Trança Al! Dün takık günlerimden biriydi. "Balık" diye tutturdum. Sembolik olandan değil, bizatihi mideye giren lokma cinsinden 'balık'. Balıkçı ya gittik, adam tutturdu, "trança al" diye. […]
  • Bir Hayalim Var!Bir Hayalim Var! Yıl 1963. Sıcak bir Ağustos günü Washington Lincoln anıtının önünde ırk ayrımcılığına karşı toplanmış 200.000 kişiye böyle bağırıyordu Martin Luther King. Aslında bambaşka bir […]
  • Bir gün bir Fransız ve bir Türk…Bir gün bir Fransız ve bir Türk… Fransız bir arkadaşımla Anadolu'nun bir köyünde düğüne davet edildik. Düğün, dernek işlerinden pek haz etmem ama bizim Charles tutturdu, "Türk gelenekleriyle tanışmak istiyorum, […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler