felsefe taşı

Sanat ve Zevk

Sanat ve Zevk
Şubat 23
16:50 2015

Yakındoğu toplumlarının geçmişlerinde resim, yontu, tekke dışı müzik ve kadınların ortak yaşama karışmaları yasaklı olmasaydı, acaba bu toplumların bugünkü düzeyleri ne olurdu?
Sayısız müze, görkemli tiyatro yapıları, mermer anıtlar, müzikli lokaller, geniş bahçeler, düzenli konutlarla yüzyıllar içinde katmerlenmiş zengin bir sanat kültürünün toplumsal zevke yansıyan birikimi, şimdikinden çok değişik bir görüntü yaratırdı.
*
Bu toplumlar için sanatın en önemli sorun olduğuna hâlâ daha inanmak istemeyenler, sanatta yeterince gelişememişliğin şimdiye dek nelere mal olduğunu sezememiş olanlardır.
*
Doğru dürüst bir zevk birikiminden yoksunluk, toplumsal yaşamı hoyrat bir düzensizlik içinde yaşayan çapaçulluğun kasırgasıyla yamru yumru etmiştir.
Bu çirkinliğin nedenini sadece fakirliğe bağlamak doğru değildir.
Şayet toplumun özü, yüzlerce yılın resmi, yontusu, müziği, tiyatrosu ve romanıyla yoğrulmuş olsaydı, tek odalı konutların bile içinde bir su bardağına konmuş üç beş kır çiçeği bulunurdu.
*
Toplumsal zevk birikimi, bir anlamda, “boşluğu” yaşama en uygun biçimde kullanabilmek demektir.
Çanta, dolap, ev yerleştirmekten başlar, kent yerleşimine kadar uzanıp gider bu birikim.
Boşluğu böylesine kullanma, yüzyıllar içinde yüz binlerce ressam, yontucu, müzisyen, yazar, düşünür, bilimci, mimar yetiştirmiş olabilmekle olur ancak…
*
“Bir toplum için en önemli sorun sanattır” lafına dudak bükenler, yüzyıllar boyu sanatla yeterince yoğrulmamış bir insan malzemesinin, neyi ne kadar yapıp, neyi ne kadar yapamayacağını hiç düşünmemiş olanlardır.
Şayet Yakındoğu toplumlarında, sanat dalları kısıtlı olmasaydı, bugün okullarda resmi dairelere kadar her yerde, toplumun yetiştirmiş olduğu ressamların yapıtları, genç kuşaklara sanatın büyüsünü anlatacaktı.
*
İki yüzyıllık tiyatrolarda dört yüzyıllık klasikler oynanacaktı.
Herkes ana dilini çok daha zengin ve kıvrak kullanacaktı.
*
Sanatta toplumca kösteklenmiş olmak, toplumsal övüncü getirip sadece cengâverliğe düğümlenmiştir.
Fatih’le övünmek elbette güzeldir. Ama gönül isterdi ki Bellini ile de övünebilelim. Bizim de bir Leonardo’muz, bizim de bir Michelangelo’muz olsun…
Olabilirdi de…
*
Bunu vaktiyle ne engellemişse, hâlâ daha o koşullanmaları tam aşabilmiş değiliz… Sanatın ve sanatçıların toplumun can suyunu oluşturduğuna da bundan ötürü bir türlü tam inanamıyoruz…
Sofrada, su bardağı içinde bile olsa, bir demet kır çiçeğiyle duvarda iki iç açıcı peyzaja gerek duymadan yaşamaya alışmışlığın sonuçlarıdır bunlar…
Para fakirliği hepimizin yanıp yakıldığı konudur.
Zevk fakirliğinden yakınmak ise, kimsenin aklının ucuna bile gelmiyor.

7.656 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Evrenselleş(ebil)mekEvrenselleş(ebil)mek Londra’da gerçekleştirilen 2012 Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreni hafızalardan silinecek gibi değil… Görsel şov; evet mükemmeldi… Ama daha da çarpıcı olanı, açılışta birbiri […]
  • İzmirİzmir Çok duymuşumdur, ya da belki duymuşsunuzdur, Ankaralıların ve özellikle İstanbulluların İzmir'le ilgili olarak eleştiri yaptıklarını. Muhtemel Ekşi'de okumuştum bi'zaman ve çok tutmuştum […]
  • Pazara Mal Olma Sevdamız!Pazara Mal Olma Sevdamız! Kendini arzu nesnesine dönüştürüp, paketleyip, sunma gayreti. Kim karşı durabiliyor ki? Sürekli bir "poz" durumunda, görünme biçimi fışkırmalarıyız. Fışşşş.... fıııışşşş... […]
  • Kabotaj BayramıKabotaj Bayramı 1 Temmuz, Ülkemiz de bayram olarak kutlanır! Adı da “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı”! Hepimize kutlu olsun! Bu ne? Bu; “Türkiye limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler