felsefe taşı

Her şey bağlıdır birbirine .
Her şey birbirine örülür.
Toprağın başına gelen ,O’nun
Çocuklarının da başına gelir.
Yaşamın ağını ören,insan değildir.
O bir ipliktir yalnızca .
Ağa her yaptığı ,kendi başına da gelmektedir.
Halkımız toprağı istila edecek
Tıpkı sağanaktan
Sonra tepeden aşağıya dökülen
Bir ırmak gibi.

Duwanish ve Suquamish haklarının Kızılderili reisi Şef Seattle Port Elliot kampında bölge de bulunan çeşitli halklarla ,General Isaac Stevens’in de bulunduğu bir ortamda günümüze kadar geçerliliğini koruyan büyük bir konuşma yaptı.Aslında o dönemlerde Kızılderililerin bir yazı dili yoktu.Sözlerin çoğu Kızılderili halkını hiç tanımayan bir takım çevirmenler tarafından bizlere ulaşıyorken ,bu konuşma Dr.Henry Smith tarafından kayda geçirilmiştir. Smith Duwanish dili üzerinde iki yıl çalışarak çeviriyi yapmıştır.

Yukarıdaki satırlar bu konuşmanın bir parçası.İyi ve Kötü, Siyah ve Beyaz, Ying ile Yang,eril ve dişil,negatif ve pozitif daha bir çok ikili kutupları ne güzel anlatmış.Her kutup karşıtını içinde bulundurur.
Yukarıda ne varsa aşağıda da o vardır.

Bazen Evrene olumlu mesaj gönder deriz veya bize derler.
‘Yaşamın ağını ören ,insan değildir.O bir ipliktir yalnızca.Ağa her yaptığı kendi başına da gelmektedir.’ Satırları ne kadar basit ve bir o kadar da derin anlatılmış.

Bu konuşmanın bir başka yerinde ;

Atalarımızın külleri bizler için kutsaldır,
Onların dinlendikleri yerde kutsanmış.
Sizlerse pek üzüntü duymadan
Uzaklaşıyorsunuz atalarınızın mezarlarından..
Ölü mü dedim?
Ölüm yoktur ki
Yalnızca dünya değiştirir insan.

Okurken kaçımız kafamızı yere indirdik,kaçımız haklı çok haklı dedik.Ölüm maalesef var ve bizler belki ilk yıllarda ziyaretlerimizi aksattırmadan mezarlıklara yapsakta ,sonra günün koşturmacası ,işin yoğunluğu, başka şehir diyerek aksatmadık mı ? Kaçımız büyük büyük babamızın,anamızın yerini ziyaret ediyor çocuklarımıza bunu öğretiyoruz.

Ya da kaç evde onların anıları,eşyaları muhafaza ediliyor.Evde yer yok ,aman bu kullanılmaz kırık derken bir dönem moda olup antikacı veya eskicilerden başka insanların eşyalarını ,hatıralarını evlerimize alıyoruz.Garip bir durum değil mi Beyaz adam.

Toprağımızı alma isteğiniz üzerinde
Düşüneceğiz.
Halkım Beyaz Adam’ın almak istediği nedir?
diye soracak.
Bunu bizim anlamamız zor
Eğer o güzelim havanın,
Köpüren suyun,
Sahibi biz değilsek ,onu bizden nasıl alabilirsiniz ki?

Yukarıda ki satırları okuyunca insan arsa çeviren burası benim diyen ,sonra savaş ,kan davaları başlatan zihniyeti anlamakta zorluk çekiyor.

Kızılderili ilkel dedikçe kendi ilkelliğimizden utanıyoruz.Doğaya yaptığımız her türlü işkence ,kirletme bize ölüm ,pahalı besin ,açlık ve binbir türlü sıkıntı ile dönüyor ve dönmeye devam edecek.

Beyaz adam her sabah Aynaya bak ve en büyük tüketiciyi ,kirleticiyi gör.

Yazıma belki hepimizin bildiği bir Kızılderili sözü ile son vermek istiyorum.

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; be
yaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.