Püf Noktası
İkili ilişkilerde yediğimiz en büyük halt, hemen akıl verme moduna bağlamamız oluyor. Birisi ağlıyor mu, canı mı sıkkın, yüzü mü asık… Hemen ona akıl satmaya başlıyoruz, gidip ona fiziken veya ruhen sarılmak yerine. Hüngür hüngür mü ağlıyor, ne oldu diye soruyoruz da ona sarılmıyoruz; canını yakan şeyin hiç de öyle olmadığını ispatlamaya çalışan birbiri ardına cümleler kuruyoruz. Lan git sarıl işte bir önce. Çeneni çalıştırma car car car, sakinleşsin karşındaki sonra dersin diyeceğini. Yok ama o kadar biliyoruz ki bu hayatı, o kadar eminiz ki çözdüğümüzden herşeyi hemen “Aman canım değer mi gözyaşlarına…” ile başlayıp saçma sapan cümleleri kurup ağlayanın enerjisini daha da beter ediyoruz; sanki kendi hayatımızda iki elimizle bir şeyi doğrultmayı başarmışız gibi….
Konu sarılmanın ruhsal versiyonu olan anlamaya, hissetmeye çalışmaya geldi mi cümleten seriliyoruz yere… Kendi duygularımızı anlayamıyoruz ki başkasını anlayalım; kendimize sarılmamış ki başkasına sarılalım. Hele ki biz erkekler. İkili ilişkilerde kadın gelip konuşmaya başladığında beynimiz hemen “Alllaaaah sorun var gene” diye çalışmaya başlıyor. Bir de erkek beyni sorun çözmeye çalışır, öyle anlamaya falan değil. “Sorun varsa, çözüm üret…” diye ötmeye başlar alarmlar. Halbuki karşındaki kadın çözüm falan derdinde değildir. Sadece dinlenmek, dinlendiğini hissetmek ve o paylaşma enerjisini almak istiyordur. Fakat bunu yapabilmek de bir erkek açısından pek de kolay olmaz. Çünkü bizler derdimiz olduğunda bu şekilde ifade etmeyiz. Duygularımızı ifade edemeyiz çünkü. Çok çok bir arkadaşımızı alır içki masasında oturur, saydırır da saydırırız. İfade edilemeyen duygular, patlamalı çıkar…
Bununla birlikte şunu farketmişimdir ki bir kadını baştan çıkartmanın en güçlü yolu, onu gerçekten dinlemekten ve empatik iletişim kurmaktan geçiyor. Offf konuyu nereye bağladın akrep erkeği diyeceksiniz de bir kadının üstüne atlamasını istiyorsanız, onu pahalı restoranlara götürüp, pahalı hediyeler falan almak gibi sıradan numaralara girişmeyin. Gerçekten yürekten dinleyin onu, anlamaya hissetmeye çalışın, beceremiyorsanız bile deneyin bunu. Kadınlar zaten böyle konularda fazlasıyla zeki varlıklar, “En azından deniyor öküzüm” der gene heyecanlanırlar. Hem kimbilir denerken, duygularınızı da anlamaya, hatta ifade etmeye başlarsınız ucundan kıyısından da hayatınız değişir belki…
Tabii araya kadın erkek ilişkilerine dair örneği katmış olmam işin özünü kaçırtmasın: Ruhun ifadesine akılla değil, ruhla yaklaşın ki karşınızdakini fitil olmasın; bilakis gerçekten paylaştığını hissedip rahatlasın. Hocam Ahmet Taner Kışlalı “Mutluluklar paylaşıldıkça artar, acılar paylaşıldıkça azalır” derdi hep. Paylaşmaya hepimizin ihtiyacı var her koşulda… Püf noktası da bu bence…