“Sahip OL”ma, sadece “OL”
Bir eve sahip ol, bir arabaya sahip ol, güzel bir eşe sahip ol, bolca paraya sahip ol, bir yazlığa sahip ol, bir eve daha sahip ol kiraya ver, ikinci bir arabaya daha sahip ol, başarıya sahip ol, başarılı çocuklara sahip ol, iyi bir kariyere sahip ol, iyi sıfatlara sahip ol, titrlere sahip ol, en yüksek notlara sahip ol, mevki sahibi ol, mevkili komşulara sahip ol, iş halledici tanıdıklara sahip ol, altına sahip ol, mücevhere sahip ol, son model cep telefonuna sahip ol, en büyük silaha sahip ol, en büyük saraya sahip ol, en büyük tekneye sahip ol, en iyi kaslara sahip ol, en güzel vücuda sahip ol, en büyük bilince sahip ol, en yüce saygıya sahip ol, herkesin minnetine sahip ol, en lüks şeylere sahip ol, en klas mekanlarda olabilmeye sahip ol, limiti en yüksek kredi kartına sahip ol, aşka sahip ol, sekse sahip ol, sevgiye sahip ol… Sahip olabildiğin her ne varsa hepsine sahip ol!
Çünkü sahip olmazsan, OLamazsın! Varlığın, mevcudiyetin, bu dünyadaki yerin, kimliğin… hepsi ne kadar sahip olduğuna bağlı… Bu yüzden çalışmalı, mücadele etmeli, savaşmalı, hakkını yedirmemeli, yok etmelisin! Sahip ol! Sahip ol! Sahip ol!
İşte mevcut dünyevi problemlerin tamamımın temelinde yatan arıza bu. Var olmak için sahip olmanın şart olduğuna dair temel inanç. Tek bir inanış tüm yaşantımızı belirliyor ve dünyanın şimdiki kaotik durumunu ortaya çıkartıyor. Var olan tüm acıların kaynağında bu yatıyor işte: “Sahip Olmak”.
İşte insanlığın tekamülü bu noktada gerçekleşecek. Binlerce yıllık deneyim sadece ve sadece tek bir kelimeyle vedalaşmak için biliyor musunuz? “Sahip Olmak”taki “Sahip”le vedalaşıp, “Olmak”la başbaşa kalabilmek için…
Sadece “OLmak” tüm dünyayı değiştirmeye yetecek…
Sadece “OLmak”; “Sahip Olmak” bilincinin ürünü olan “Benim” inancını, “Olmak” hakikatinin sonucu “Ben’im”e dönüştürecek…
Tek bir vedalaşmayla, insanlık yepyeni bir deneyime merhaba diyecek…
Ve “OLan”lar, “Sahip”lerin hükümranlığından özgürleşip, OLduracaklar…
Ne zaman mı? Hemen ŞİMDİ!
Nerede mi? Önce kendi içimizde…
Nasıl mı? Farkına vararak.. Nelerin peşinden koşuyoruz ve onları elde ederek, ne sonuç elde edeceğimizi umuyoruz. Sonra aslında hiçbir zaman elde etmenin o sonucu getirmediğini, önümüze her zaman yeni havuçlar sürüldüğünün farkına varacağız. O eve sahip olmak bizi OLdurmayacak, bankada kabarık hesap olması da yapmayacak bunu, o kızla evlenmek de, o ülkeye gitmek de, o işyerini açmak da… Hiçbirisi yapmayacak bunu…
Çünkü insan, sahip olduklarıyla değil; ne olduğuyla var olur…
Şimdi sorun kendinize… Sahip olduğunuz tüm maddiyat, tüm kimlikler, tüm mevkiler, tüm ilişkiler… tüm her şey bir anda uçup gitse… Geriye kalan sen kimsin?
Yanıtın hiçbir şeyse ve bu seni korkuttuysa fena halde, yeniden koşabilirsin “sahip olma” peşinde ve muhtemelen koşacaksın da ilk fırsatta insanlığının çoğunluğunun yaptığı üzere… Korktuğun halde, bu korkunun içinden geçersen eğer, ki cesaret korkmamak değil korktuğu halde ilerleyebilmektir; işte o zaman bulabileceksin hayal bile edemeyeceğin bir zenginliği…
Yanıtın hiçbir şeyse ve bundan veriyorsa sana huzur, ilerleyeceksin sen de ötelere doğru ve keşfedeceksin, hiçlikten doğan hepliği, gerçek varlığı, hayallerin ötesindeki sonsuz hazineyi…
Yanıtın ben her şeyim ise eğer, gel hele otur anlat bize hepliği de dinleyelim birlikte… Ama numara yapmaya kalkma sakın, yemez bu millet. Bize “her şeye sahip olmak” değil, gerçekten “her şey olmak” deneyimi lazım. Varsa sende bu deneyim, ben hazırım dünden dinlemeye seni, hissetmek için bendeki her şeyi…