Anima ve Animus’un kavranmasının Güçlüğüne Dair…
“ANİMA (*1) , aynı zamanda iki görünümdedir ☯
Biri saf, iyi ve soylu bir Tanrıça,
Öteki fahişe, baştan çıkarıcı ve cadı…
Yani Kadındaki Aydınlık ve Karanlık…
Erkeğin kadınsı özünü bastırarak, değersiz saydığı
ve kadınları aşağılayıp umursamadığı durumlardaki karanlık kendini gösterir.
Bazen iyi veya kötü ruhlu periler Eski Sirenler,
ya da bugünkü temsilcileri gibi erkekleri işlerinden ve evlerinden kopartır.
Mitolojide ve edebiyatta tanrıça ve “Femme Fatale” “
binlerce gemiyi yoldan çıkaran yüz”
ya da peri masallarından deniz kızı, su perisi, yarı-tanrıça,
bir erkekten kendisini sonsuza kadar sevmesini isteyen,
yoksa boğulması için onu cazibesiyle su altına çeken Su Tanrıçaları…
Ya da Aslında
☾ ☼ Suya Ana Rahmindeki Karanlığına Dönme Arzusu…
___Anima ve Animus’un kavranması,
Personanın ya da Gölgenin kavranmasından çok daha güçtür.
Personadan en azından birini tanıyan
ya da Gölgesinin varlığını anlayabilen insan,
Anima ve Animus’ un aldatıcılığında karışır ki
her iki imaj da bilinçle tam olarak bütünleşmez.
Hep bir şeyler kollektif bilinçdışının karanlığında gizlenir. (*2) ”
Dücane Cündioğlu ‘nun ifadeleri ile noktalarsak ;
“Ey talib, bana, boşuna dışındaki kadından veya erkekten şikayet etme!
İçindeki kadına veya erkeğe ne kadar emek verdin, sen asıl onu söyle! ”
(*1) Bilinçdışı, bilincin bakış açısını bütünler,
bir erkeğin bilinçdışında bütünleyici bir dişi öğeyi,
bir kadının bilinçdışı ise bir erkek öğeyi barındırır.
Jung Terminolojisinde Erkeğin bilinçdışındaki Dişi olan Anima ,
Dişinin bilinçdışındaki Erkek Olan Animus’tur)
(*2) http://www.derki.com/psikolojik/anima-animus