İçimdeki Münazaracı Akrep
Diğer bütün zamanlarda sakinim.
Diğerlerinin benimkinden farklı seçimlerine öfkelenmiyor, “Allah selamet versin” deyip, yoluma devam ediyorum.
Ama…
Birini zarafetle uyarırsam ve o bütün haksızlığına rağmen, üste çıkma çabasıyla demagojiye başlar, ve bana saldırırsa aikidoya geçiyorum.
Saldırmak yasak, defans yasal, aikido gri bölge…
Karşınızdakinin enerjisini ya da sözcüklerini kullanarak, onu muz kabuklarına basmaya zorlamak.
İçimdeki münazaracı akrep çok acımasız oluyor.
Polemiklerde cümlelerimde ve harflerimde merhamet olmuyor.
Üslubumu koruyorum, hakaret etmiyorum, kişiyi ya da olayı değil, fikirleri tartışıyorum, ama kadife eldivende de olsa sıkılı yumruğum demirleşiyor.
Demagoji yapmıyorum, ve yapılmasına da izin vermiyorum.
Muhammed Ali’nin kelebek ve arısı gibi.
Akrep, yılan, kartal ve ejderha gibi.
Ama nasıl bir adrenalin…
Bazen içimden “uzatma artık, zorlama beni, daha da sertleşeceğim” diyorum, hatta bazen nazikçe uyarıyorum da…
Ama karşımdaki susmayıp üste çıkma çabasına devam edince için için seviniyorum.
Sonra sıkılınca, vurmak da yasak, gri aikidoyla düşmesine yardım ediyorum.
Sonra yandaşları varsa, onlarla birer birer filan.
Çok eğleniyorum.
Motor sporları, kumar, paraşüt, dağcılık filan da iyi, ama beni heyecanlandıran da bu.
Evet, benim karanlık yanım.
Ayda bir filan yapmam lazım.
Adrenalin iyi.
Başkalarını yenmek, başkalarına yenilmek yetmiyor ama…
Diğer bütün zamanlarda sakin olmak için, arada kendinize yenilin…