felsefe taşı

Suret ve Nefes

Suret ve Nefes
Mart 07
13:34 2016

Bu dünyada var olmanın bedellerini ağır ağır ödeyen, ama hala o bedellere layık olamayan varlıklardır insanlar. Bir nefes hayat olarak üflenip bu dünyaya, büründüğü suretin hakkını nasıl vereceğini çözemeden nefes veren, verdiği nefesi her gün sayarak yaşayan suretler…

“Acı ve acı çekmek, gerçekten büyük zekalar ve derin kalpler için kaçınılmazdır. Gerçekten harika olan insanlar, bence, bu dünyada büyük bir üzüntü duyuyor olmalı” demiş Dostoyevski, sabah yazmaya hangi cümlelerle başlasam derken karşıma çıktı. Her bir suret bir nedendir yaşamımızda, ya da her bir suret bir sonuç… Fark etmeyi öğrenebilmek üzere programlanır, çoğunlukla yaşamda fark etmemiz gereken “an”ları koşarak es geçeriz.

Her bir kelimede “paylaşmak” deriz. Oysa ölümü paylaşırken, yaşamı paylaşmayı beceremeyen suretleriz, farkında bile değil çoğumuz. Bedenlerimizi parlatmak için gösterilen özen, ruhlarımızı arındırmak için gösterilseydi, dünya şimdikinden çok daha güzel ve bereketli olurdu sanırsam.

21. yüzyılda yaşarken, yüzyıllara uzanan tek gerçekliği, sürekli şikayet etmek oldu insanoğlunun. Şikayet etmekten şikayet eden bir avuç insan, parlak ruhlarıyla acı çekerken, ışıklarıyla aydınlatabildikleri diğer bir avuç suret, nefes alabildi belki…

Kimimiz beyaz duvarlı hastane odalarını hayalleriyle renklendirirken buldu suretini, kimimiz acı çekerken, kimimizse severken… Her kaybedişten çıkış yapabilmek, her suretin harcı değildi, onu anladı insan nefes alıp verirken. Güç kimin elindeyse, suretini gösterdi dünyaya, ama çok azı güzelleştirebildi yaşamı. Çoğunlukla, parlattıkları suretler, nefesleri söndürdü, kirletti dünyayı…

Dünya kirlendikçe, kabuk bağladı insanların nefesleri. Suretlerini saklayabilmek uğruna nefes almaktan korkar oldu insanoğlu. Ya nefesimi çalarlarsa, ya tükenirse nefesim, ya suretim erken yaşlanırsa diye… Oysa hiçbir suret, bilemedi gerçekten aldığı renkli bir nefesle yaşlanmanın değiştirilemez güzelliğini… Acı çekmekten korkan her suret, acının kölesi oldu.
İnsan yaratıldığından bu yana, acı var. Acı kaçınılmaz. Yara almak da öyle…

Aldığımız her nefeste yaptığımız seçimler belirler suretimizin aydınlığını… Kırarsak kırılır, incitirsek yara alır, hırpalarsak hırpalanır, seversek seviliriz. Çok net! Aldığımız her nefeste aynada gördüğümüz suretimiz kadar net.

Siz siz olun, tek bir ayakkabı kutusundan çıkan bir çift ayakkabıyı parlatmak için sureti yeryüzüne düşmüş bir nefesi anlayabilecek kadar olgun, o nefese can verebilecek kadar güzel suretli olun. Çünkü her suret acı çeker, ama her nefes de, can verir o suretlere…
Beyaz suretleriniz, uzun soluklu nefesleriniz olsun!

(Damla Aktan – Damla Yaşamak kitabından)

3.965 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Bütünü Gözden KaçırmakBütünü Gözden Kaçırmak Günümüzde insanlığın, belki en büyük derdi, detaya odaklanmak. Detaylara o kadar düşkün olduk ki, bir şeyleri gözden kaçırdığımızı bazen hissetmiyor/görmüyoruz. Bu durum hayatın her […]
  • Limonata TebessümlerLimonata Tebessümler Sabah uyandığında, kahvaltısından sonra, uzun paçalı donlarını yıkayıp astığında, ya da öğlen yemeğini yerken, akşam üzeri fenalaşacağını ve öleceğini bilemezdi, elbette. 1903 […]
  • İhtiyarlara Yer Yok!İhtiyarlara Yer Yok! İnternetin yararlı olduğunu da unutmamalı. Ondan sadece eğlence amacıyla istifade edenler için zor olsa da. Doğrusu internetin yararlı bir araç olduğunun giderek unutulması düşündürücü. […]
  • Ruhuma Yolculuk – Dördüncü HaftaRuhuma Yolculuk – Dördüncü Hafta 26. Gün (21. Sürüş günü) Selam Dostlar. Bugün Morpheus’un kulaklarını çınlattım. “Welacome to the real World” Sabah Suruç Öğretmenevinin bahçesinde gölgede kalmıştı Vagabond. Onu […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler