Öfkelenmeyin!
Öfke kendinize ve çevrenize zarar vermenin en verimli yoludur.
“Bugün, özellikle bugün, öfkelenme.” prensibi, Reiki’nin ilk önerisidir.
“Bugün” derken, aslında öfkelendiğiniz her şeyin geçmişte olduğunu ifade eder.
Değiştiremeyeceğiniz geçmişte, artık geri alınamaz bir şey olmuştur, ve siz buna olaydan çok sonra, bugün (ya da şimdi) öfkelenirsiniz.
Olay ve aktörler geride kalmıştır, ama siz bugününüzün kontrolünü onlara gönüllü olarak teslim edersiniz.
Geçmişteki bir deneyim, anlamsızca bugünü berbat eder, ama daha da kötüsü vardır.
Değiştiremeyeceğiniz bu olay yüzünden bugünkü neşenizi ve enerjinizi tüketmek, aslında yarını istediğiniz gibi inşa edebileceğiniz umudunu da, gücünüzü de çalmaktadır.
Bu yüzden bugün geçmişe öfkelenmek sadece sizin zararınıza olur.
“Özellikle bugün” derken, ifade edilen, bugünün kıymetini bilmek gibi görünse de, aslında kısa vadeli hedefler koymanızı önerir.
İnsan oğlu hatalar da yapar, ve bütün çabanıza rağmen, öfke arada sırada davetsizce yine gelebilir.
Eğer hedef sabah uyanışınızdan, gece uyuyana kadarki dönemde öfkelenmemek olursa, hem kolay ulaşılabilir, hem de arada öfkelendiğinizde, kendinizi affetmeniz ve ertesi gün yeniden başlayabilmeniz kolaylaşır.
Ama en önemlisi, bu antrenman öfkenizin gittikçe daha kısa sürmesini sağlar, bir süre sonra sadece saniyelere indirger.
“Öfkelenme” demek kolaydır, ama mantığını anlarsak daha da kolaydır.
Öfkelenmenize neden olan tek şey, diğerlerinin sizinkinden farklı seçimleridir.
Sizin bir seçiminiz vardır, karşınızdakinin seçimi bunun zıddı da olabilir, sadece biraz farklı bir seçim de olabilir.
Ama siz onun, sizin seçiminizi seçmesini ister, hatta öfke anında, bunu gerekirse şiddet ve zorlamayla ona kabul ettirmek istersiniz.
Sizin seçiminiz, onun seçimini dövsün istersiniz.
Oysa onun sizden farklı seçimler yapma hakkı, en az sizin ondan farklı seçimler yapma hakkınız kadardır ve vardır.
Ve diğerlerinin seçim yapma hakkına, en az kendi haklarımıza duyduğumuz kadar saygı duymak gerekir.
Böyle bir durumda, sizi öfkelendiren seçim farklılığını bitirmek en iyisidir.
Bunun aşamalarında, önce duygularınızı ifade etmekle başlamak lazım.
Aslında bütün öfkelerin altında korku yatar, ama yüzeyde türev duygular da olabilir.
“Kızdım” yerine “korktum, üzüldüm, kırıldım” gibi sözcükler hem daha saygılıdır, hem de aslında saf gerçeğe daha yakındırlar.
Empati görürseniz ne ala, eğer duygu ifade ederseniz, karşı tarafın sizin isteğinize yaklaşması çok olasıdır.
Ya da iki tarafın da seçimi olmayan, ama iki tarafı da rahatsız etmeyen bir ortak paydada, belki de kısa bir süreliğine devam edebilirsiniz.
Karşınızdaki seçiminde ısrar ederse, o zaman daha uzun süreli bir dönem için, araçtan inmek, masadan kalkmak, iletişimi kesmek gibi yollar da düşünülebilir.
Ama öfkelenmek, karşınızdakini eğer daha da kötü bir hale dönüştürmezse bile, değiştirmeyecektir, sadece sizi değiştirecektir.
Sosyal olarak ise, öfkeniz onlara dönük olmasa bile, sevdikleriniz de öfkeli bir sizden uzak durmak isteyecek, sizi öfkelendirmemek için yanınızda kendileri olmayacak, ve aslında öfke sizi kalabalıklar içinde yalnızlaştıracaktır.
Ben nerede öfkeli birini görsem, aslında hayatında sevgiye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu, ve sadece şefkat çağırdığını düşünürüm.
Son olarak, öfkenin kendinize olan büyük ve doğrudan zararları dışında başka bedelleri de olur.
İttirdiğiniz ilk domino taşının etkisiyle başlayan dizide, hiç aklınıza gelmeyen bir anda, belki de daha büyük bir taş ve taşlar, size ikinci kez, ve sonra defalarca zarar verir.
Bu yüzden öfkelenmeyin.
Değiştiremeyeceğiniz bir geçmişin, hem bugünü mahvedip, hem de yarını istediğiniz gibi inşa etmenize engel olmasına izin vermeyin.
Kendinize, çevrenize, ve bütüne en azından öfkenizle zarar vermeyin.
Öfkelenmemek şart olmayabilir, ama kesinlikle çıkarınıza…
Daha da iyisi, ne haliniz varsa gülün…
Huzur ve barışta buluşalım…