felsefe taşı

Diyelim ki, kokoreççisin…

Diyelim ki, kokoreççisin…
Temmuz 08
16:52 2016

Diyelim ki, kokoreççisin.
Nasıl meslek? Şahane…

Tüm gece, elinde satır, önünde bir kesme tahtası, o yoğun dumanın içinde, kokoreç kokuları üstüne sine sine …. taka taka taka … kes Allah kes….
Sordum bir gün “usta bu kokuya, bu dumana nasıl dayanıyorsun?”
“Abi hepsi ilk üç gün, dördüncü günde alışıyorsun”
Neymiş, hayat alışkanlıklar ve akışkanlıklar dizisi.
Aslına bakarsan, herşey öyle, en boktan duruma dahi “alışıyorsun” halindeyiz.
Düşünsene bir gündelik hayatını, yatma kalkma saatlerin, yemek saatlerin, yediklerin, sevdiklerin, sevmediklerin, nefretttt edip arkasından dümen çevirdiklerin, ‘iş’ diye diye yaptıkların… hepsi alışkanlık ve bir süre içinde kendi rutinine oturuyor.
Hareket kendi döngüsel yolunu oluşturur, o yolda dön baba dönelim…
“Yatağa hep sol taraftan yatarım”. Gittin bir otele, sol yanı duvara dayalı yatak karşında. Hoppaa…tamam mesele değil, sağdan girdin ama oldu mu bir kırılganlık?
Olur.
“Sabahları mutlaka kahve içerim, üstelik de filtre kahve”.
“Bizde nescafe var, olmaz mı?”
Olmaz.
Rutini kırmaya korkuyoruz. Alışkanlık sığındığımız mabedin kendisi.
Kahve, yatak… bunlar kolay işler tabii, ama hayatın her alanında bu durumun işlediğini biliyorsak, işin rengi biraz değişir.
Alışkanlıklar kendi içinde bir akışkanlıklar (algoritma) sistematiği oluşturur.
“O öyle ise, durum böyle, o zaman bu şöyle olsun…”
Önümüze çıkan fırsatları ve seçenekleri alışkanlıklarımızın bize empoze ettigi tercihlere bırakırız.
Eş seçimi, iş seçimi, ideoloji, lider, hayat içindeki duruşumuz, doğa ile kurduğumuz ilişki ….
Çünkü bilineni tekrar etmek kolay olandır.
Az enerji gerektirir. Riski yoktur.
Bunu bilenler, insanları alışkanlıkları içinde tutarak yönetirler ki, korkmasınlar, ürkmesinler, konforları bozulmasın, sesleri çıkmasın.
Sonuç itibarıyla, alışkanlık dediğimiz şey, bizim tekrarlarımız, içinde dönüp durduğumuz kuyularımız.
Tüm dünya, bu kuyuda döner durur. İnsanlık denilen her neyse, işte o zımbırtı, ara sıra bir hamle yapıp, iki adım ileri gidebiliyorsa, bunu o kuyudan çıkıp, rutini kırma cesaretini gösterenler sayesinde yapıyordur.
Sonra, sonrası bildik hikaye, sıçrayarak gidilen yerde, yeni tekrar kuyuları açılıp, içine girilir.
Döneliiiimmm….
Lakin, başkalarının dediklerine bakmayın siz, kuyusuzluk gibi bir seçenek her zaman var.

5.278 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Boru mu bu? Ya da Rene Magritte üzerinden ‘gerçeği’ aşmakBoru mu bu? Ya da Rene Magritte üzerinden ‘gerçeği’ aşmak Önce soralım, ressam Rene Magritte’i tanır mısın? Haydi o zaman, hızlı bir tanışma faslına girişelim. 1898 yılında Belçika’da doğmuş Rene. Baba terzi, anne kadın şapkaları […]
  • Dört AdamDört Adam Dört adamı al, koy bir hücreye. Dışarıyla ilişkilerini de kes. Bir süre sonra, kendiliğinden bir denge oluşur mu aralarında? Oluşur. Sonra, birin al, her gün bir saat süreyle döv, […]
  • Evlerin ve Eşyaların Esiri BizlerEvlerin ve Eşyaların Esiri Bizler Hepimizin evde huzur bulduğu veya kendini rahat hissettiği yerler vardır.Şimdi bir düşünün neresi diye? Diyelim ki bir koltuğunuzu düşündünüz.Muhtemelen cam kenarı, karşısında Televizyon, […]
  • Dolma KalemDolma Kalem Dolma kalem manyaklığı diye bir şey olduğunu yeni öğrendim. Öğrenmek ne ki, hasta oldum hastaaa... Ciğerlerimi sirkeli sularla yıkadılar, tuz ruhuyla gargara alemine […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler