Emily Dickinson
1830’da Amherst Massachusetts’de doğan Emıly Dıckınson 19. Yüzyılın en önemli yenilikçi şairlerinden birisi olarak nitelendirilmektedir. Dedesi, Amherst’de bir çok okul kurmuş, babası ise avukat ve politikacıdır. Amherst Akademisinde ve ilahiyat okulunda eğitim gören Emily, kağıt kalemle ilk buluştuğunda ve ilk dizelerini çekingence yazmaya başladığında 1880 yılıdır ve genç şairin henüz şiirle ilgili çok da bilgisi yoktur. Daha sonraları Emerson ve Emıly Bronte’ın etkisi altında kalacak, özellikle iç savaş yıllarında çok verimli bir dönem geçirerek, 800’den fazla şiir kaleme alacaktır.
Kısa lirik şiirin başlıca ustalarından biri olarak kabul edilen Emily sıradan hayatlarda büyüleyici sözcükler yakalamış, ,geleneksel şiirin dışında özgün bir yorumu benimsediği eserler de kaleme almıştır.
İç savaştan sonra münzevi bir hayatı tercih eden şair, çoğu vaktini odasında geçirmeye başlar. Dışarıya çıkmaz, ziyaretçi kabul etmez, en yakın arkadaşlarıyla bile görüşmeyip, mektuplaşmayı seçerek, kendini tamamıyla edebiyata verir. Çok genç yaştayken yaptığı bu tercih, Emılıy’nin gizemli bir insan olarak tanınmasına sebep olmuş, hayatı, aşkları her zaman merak uyandırmıştır. İnzivadayken yazdığı şiirlerin bazılarını eleştirmen Thomas Higginson’a göndermiş fakat kendisine verdiği tavsiyeleri gözönüne almayarak, daha da içine kapanmıştır.
Genç şairin şiirlerinin çoğunu ithaf ettiği gizli bir aşkı vardır, aynı zamanda öğretmeni olan, evli bir din adamı Charles Wadsworth.
Emıly, entelektüelliğine çok katkısı olmuş bu genç adama karşı, büyük ihtimalle karşılık göremediği duygular beslemiş, bu da genç kızı daha da içe dönük bir hale getirmiştir.
Hayattayken sadece yedi şiiri yayınlanan şair öldükten sonra, kızkardeşi Lavinia tarafından kilitli bir çekmecede 1800 kadar şiiri ve mektupları bulunur.Bu, edebiyat açısından çok önemlidir. Lavınıa tüm şiirleri ve mektuplarının yayınlanmasını sağladığında, eserler oldukça ilgi çeker ve hayattayken kimsenin tanımadığı Emıly Dickinson 1920’lerde Abd’de en sevilen şair olur.
Emily Dickinson’ın hayatında dikkat çeken en önemli özellik yalnızlığıdır. 23 yaşında sosyal hayatla bağını kesen şair, 15 Mayıs 1886’da Amherst, Massachusetts’te babasının evinde ölünceye dek yazmaya devam etmiştir.
Çok genç yaşlarından itibaren yalnızlığı seçen, melankolik ve mutsuz bir hayat yaşayan Emıly, tüm bunlara değecek bir ödüle layık görülmüş ve yüzlerce yıl sonra bile hala, ruhunu yansıttığı dizeleri insanların yüreklerine dokunmaya devam etmektedir.
Modern Amerikan şiirinin öncülerinden sayılan şair Emıly Dıckınson’ın hayatını anlatan A Quiet Passion adıyla filme çekilmiş, ilk gösterimi, 66. Berlin Film Festivalinde gerçekleşmiştir.
ESERLERİ :
Poems by Emily Dickinson’ı (1890; Emily Dickinson’dan Şiirler) Poems: Second Series (1891; Şiirler: İkinci Dizi) ve Poems: Third Series ( 1896; Şiirler: Üçüncü Dizi) izledi. İki cilt olarak yayımlanan Letters of Emily Dickinson’da (1894; Emily Dickinson’ın Mektupları) da bazı şiirleri yayımlandı. Daha sonra yayımlanan şiir kitapları: The Single Hound: Poems of a Lifetime ( 1914; Yalnız Tazı: Bir Ömrün Şiirleri), Further Poems of Emily Dickinson: Witheld from Publication by Her Sister Lavinia) (1929; Emily Dickinson’ın Kardeşi Lavinia Tarafından Yayımlatılmayan Şiirleri), Unpublished Poems of Emily Dickinson ( 1935; Emily Dickinson’ınYayımlanmamış Şiirleri ), Bolts of Melody: New Poems of Emily Dickinson ( 1945; Ezgi Yıldırımları: Emily Dickinson’ın Yeni Şiirleri). [17]
Sonbaharda geleceğini bilseydim
bilseydim sonbaharda olacağını bu işin
yazı bir yana iterdimyarı kızgın yarı gülüşle
ev kadınlarının sinekleri kovduğu gibi
bir yıl içinde buluşacağımızı bilseydim
ayları yumak yapardım
ayrı ayrı dolaplara doldurur
günlerini beklerdim
şayet asırlar unutsaydı gelmeyi
onları elime dolardım
parmaklarım durana kadar
geçmiş günlerin içinde
bilseydim ne zaman biteceğini ömrün
ikimizin ömrünün
onları bir meyva kabuğu gibi soyar
tadlarına bakardım.
Emily Dickinson