Pişmanlığın Yüklerini Aşmak
Pişmanlık ağır, ve saçma bir yük.
Ve, geçmişteki hatalar zannettiğimiz kararlarımız, hepimizi hep yorar.
Çünkü hayatı öğrenme yolumuz bu, hatalarımızdan öğrenmeye programlıyız.
Ama bütün bu değerlendirmeler, genelde hep naif olur.
Çünkü geçmişteki kendimizi suçlamak kolaydır.
Cahildir, aptaldır, tecrübesizdir ve vesaire.
Diğer taraftan, aslında kendimizi affedebilirsek, ve/veya affedebileceksek, yine aynı argümanlarla affedeceğiz.
O zamanlar cahildim, aptaldım, tecrübesizdim, ve vesaire.
Bütün kavşaklarda, hep seçimler yapıyoruz.
Bu seçimler, domino, ve aslında satranç etkisiyle hayatımızı şekillendiriyor.
Geçmişe ve geriye baktığımızda, “o gün ve o zaman, onu değil de bunu seçseydim” demek, burada hiç bir zaman tam gerçek olmayacak, ama alternatif simülasyon gerçekliklerine etkisi olabilecek bir farkındalık.
Bazı öğretilerde anahtar olan bir cümle var.
“O zaman daha iyisini bilmiyordum.”
Bilmiyordum, bilmiyorduk, bilmiyordunuz.
Belki, bugünkü aklımızla farklı seçimler yapardık.
Ama o zaman, bugünkü aklımız yoktu.
Pişmanlığın yüklerini aşalım.
Diyelim ki, “o zaman neşemi dinlemenin ne kadar önemli olduğunu bilmiyordum.”
“Bilseydim, bütün seçimlerimde, sadece bana neşe veren seçenekleri seçer, sadece neşemin rehberliğini dinlerdim.”
“Bundan sonra, seçimlerimden pişman olmamak için bunu yapacağım, ve her kavşakta, sadece neşemi dinleyeceğim.”
Size neşe veren her şey sizsiniz, ve size neşe vermeyen hiç bir şey de siz değilsiniz.
Pişman olduğunuz her seçim, hangi seçeneğin size neşe vereceğini önemsemeden, aklınızın sınırlarına razı olduğunuz kabuller.
Kavşaklarda, yolu neşeniz seçerse, yolun sonu yine planladığınız noktada bitmeyebilir.
Ama çok eğlenceli, ve yaşarken ya da sonrasında, hep “iyi ki yaptım” dediğiniz deneyimleriniz olur.
Pişman olmamak için, neşenin rehberliğinde buluşalım.