Sosyal Medya Vizesi/Diyeti
Bir ülkeye gideceksiniz. Belki iş için belki tatil için… Hiç bir ülke elinizi kolunuzu sallayarak sizi sınırından içeri kabul eder mi? Etmez değil mi? Güzel…
Sınırından girmeden önce bile vize verecek olsa da ziyaret amacınızı, nerede kalacağınızı hatta ne zaman döneceğiniz vb… sorular sorup “belirli bir süre” için size ziyaret izni verir.
Daha sonra tekrar gitmek istediğinizde tekrar vize işlemleri için başvurup, orada bulunmak için zaman tahditli izin alırsınız.
…
Her gün sosyal medya hesaplarından bizi takip etmek isteyen kişilerin istekleri de bence bu işleyişle aynı…
Facebook’ta her gün bir kaç kişiden “ekleme talebi” alıyoruz. İşte o talep alındığında kendi sınırınızı koruyan bir gümrük görevlisi durumuna geçiyorsunuz.
Talebi gönderenin profiline tıklayıp “kimmiş?” diye bakıyorsunuz. O da ne? Profilini dışarıdan kimse görememesi için kapatmış? Veya kendi ismini kullanmıyor?
Bu kişileri ekleyip eklememek tabi ki sizin inisiyatifinizde… Ben bu tip talepleri hemen iptal ediyorum.
Her gün biraz daha büyüyen “arkadaşlık” kavramınız rakamsal olarak önce yüzlere sonra binlere ulaşabiliyor… Bu “binler” içinden kaçını “tanıyoruz?” konusu ise bu yazının konusu…
…
Geçen ay facebooktan gelen böyle bir ekleme talebi ile bu düşünsel sürece girdim. Yaklaşık 1.700 kişi vardı listemde? Sınırlarımın içine kendi aldığım bu kişiler kimlerdi?
Her gün Facebook’un “bugün şunun ve şunların doğumgünü” diye gözümün önüne getirdiği kişilerden başladım önce. O kişilerin bir kısmını yeni gördüğüme yemin edebilirim??? O kadar yabancı ve tanımadığım kişilerdi ki? Sanki benim dışımda başka birinin onayı ile sınırlarımın içine alınmışlardı?
Bu kişilerin profilleri, bana ekleme talebi gönderdiklerinde onlara onay vermemin hemen öncesi dışında hiç girmediğim “uzak tanıdık(!)” kişiler.
Facebookta kim ne yapıyor? neler ediyor? nerelere gidiyor vs… gibi kimsenin profiline girip de kimsenin yaşadıklarına bakan biri değilim.
Facebook’un istatistiki datası ve gerektiğinde bunu size döküyor olması gerçekten iyi bir hizmet. Her profilin sağ üst köşesindeki (Facebok’un mobil versiyonlarında geçerli artık bu özellik, bilgisayar versiyonlarından kalktı) menülerde “arkadaşlığınızı gör” linkine tıklayarak ne zamandan beri arkadaş olduğunuzu ve bu süreden beri olan paylaşımlarınızı görebiliyorsunuz.
Profillerini ziyaret ettiğim “arkadaş”larımın “arkadaşlığınızı gör” linkine tıklayarak gerçekten şaşırdığım bir süreç yaşadım.
2006 hatta 2004 yılından beri “arkadaşım” olarak görünen biriler ile bugüne kadar “hiç” paylaşımımız olmamış mesela??? İlginç.
İnsanlar benim yaşamımı mı merak ediyor? İşleri güçleri sadece beni takip etmek mi? Kesinlikle hayır. Ama tam da o noktada sınırlarımı koruyan gümrük görevlisi ruhum artık onlara verdiğim bu vizenin süresinin sona erdiğini söylüyor bana…
Sessiz ve bir başka uyarıya mahal vermeden “arkadaşlarımdan çıkart”a tıklayıverdim önce onlrcasını sonra da yüzlercesini.
İnsan burnunun dibinde tanımadığı ve hiç bir iletişimi olmadığı (olmamış) bu kadar kişiyi görünce bir garip hissediyor. Sadece bir kaç saatte 300 civarı kişi (profilini kapatanlar ve tanımadıklarım olarak) listemden çıktılar.
Daha sonra günümün bir kaç saatini bu işe ayırdığım için de üzülmedim değil. Zaman, geri kazanımı olmayan, sürekli harcadığımız ve çok pahalı bir kavram…
…
Her gün kilo vermek için uğraşıyoruz.
Şimdi zaman biraz da soyut erimek. Sosyal Medya diyeti ile arkadaşlarınıza bir bakın. Eminim ki içlerinde nereden geldiğini bilmediğiniz, bilemediğiniz bir sürü kişi vardır.
Önce, Facebook’taki arkadaş listenizi bir açın önünüze… Liste, güncel olandan olmayana doğru uzayıp gidiyor. Başlardaki kişilerde değil sorun; orta ve sonuna doğru olan kısımda…
Listenin ortasından itibaren bu belgisiz yaşamları görebileceksiniz. Sadece tanımadığınız değil; çok iyi tanıyor olsanız da profillerini tamamen kapatmış arkadaşlarınızı da farkedeceksiniz. Bir de vefat etmiş ve bu nedenle profilini güncelleyemeyenleri de… Belki onları anacak, paylaşımlarınızı hatırlayacaksınız. O paylaşımlar ki önemli ve bir daha mümkün olamayacak, değerli paylaşımlar…
Rahmetli babamın ben küçükken verdiği öğretilerdendir; “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim”… Şimdi facebook “arkadaş” listenize bir de bu gözle bakmanızı öneriyorum.
Sosyal medya vizesinin sosyal medya diyeti ile buluştuğu bu noktada herkesi biraz bu sanal arkadaşlık ağı hakkında düşünmeye ve yeni yılda “güvenlik” kavramına kendi sınırlarımızdan başlayarak odaklanmaya davet ediyorum.
Not: Yazıyı her ne kadar Facebook üzerinden hazırlamış olsam da diğer Sosyal Mikro Bloglar için de aynı yaklaşım geçerlidir.