Yeni Ay Dişi Boğada; Kraliyet Sembolü Dişi Başak’ta…Ne Olacak Şimdi?
26 Nisan’da, Boğa burcunda yeni ay olacak. Internet’te, çeşitli kaynaklardan yeni ayla ilgili değerlendirmeleri bulabileceğiniz için, ben de ayrıca, uzun uzun yorumlamayacağım. Başka bir konudan bahsetmek istiyorum. Boğa, yöneticisi Venüs’ten de anlayabileceğiniz gibi, dişil burçlardan. Güçlü, kudretli boğanın, Venüs’le simgelenmesi ve dişil olması ne kadar tezat, değil mi? Sanki kadınlar güçlü değildir, hep narin ve kırılgandırlar gibi bir inanış hakim. Kas gücünü bir yana koyarsak; cesaretten noksan olduklarıysa asla iddia edilemez. Ne de olsa, doğum acısını göze alıyorlar. 57 del bu acının derecesi; bir insanın 20 kemiğinin kırılmasına eşit. Astroloji, genel geçer akımlar ve algı oyunları yerine; yıldızlar, asteroidler ve manyetik etkileri baz aldığından dolayı; gücü (Boğa) ve güzelliği (Venüs) bir arada tutabiliyor, görüldüğü üzere. Boğadaki yeni ay da; bize bunları hatırlatıyor. Nelerden güç aldığımızı, değerlerimizi düşündürüyor; kendimizi iyi hissettirecek ve duyularımızı uyandıracak, örneğin rüzgarın esişi, hoş bir koku, lezzetli bir yemek gibi güzelliklerle buluşturuyor.
Bu arada boğaya dişil dememe, erkekler alınmasın. Boğa burcu erkekleri, burçlar kuşağının değer bilen ve de güzel yaşatanlarından olmalarından dolayı gayet de popülerdirler. Koç kadar atılgan olmayabilir veya aslan gibi kükremeyebilirler, ancak hem güç, hem de ayaklarının yere sağlam basması konularında açık ara öndedirler. Boğanın estetiğe ve keyfe düşkün tarafı onlarda da, kendisini gösterir. Boğa aynı zamanda finansı da simgeler. Wall Street’in boğasını hatırlarsınız. Dolayısıyla parayla da araları iyidir.
Yukarıda saydığım tüm bu konular, yeni ayla da ilgili. Ancak yeni ay, korkutucu sabit yıldızlardan görülen Hamal ve Schedir’le birleşiyor. Yani bugünlerden sadece keyif beklemek de yanıltıcı olur. Üstelik venüsün, yaralı şifacı Chiron’la kavuşumu da hala sürerken. Bu ilişkilerdeki yaralarımızın henüz tam iyileşmediğini gösteriyor. Hala mesajları ve işaretleri izleyebiliriz. Biz nerelerde hata yaptık, örneğin eğer yalnızsak ve biriyle beraber olmak istiyorsak; bizi bu hayalimizden ayrı düşüren tutumlarımız neler? Sadece kader kısmet, istediğimiz gibi biriyle bir araya gelememek ya da ortada doğru dürüst erkek veya kadının kalmaması mı? Bunlar ezbere söylenen, maalesef ağızdan çıktıktan sonra da, duya duya inanılmaya başlanan ve gerçekliğimiz olmaya başlayan kalıplar. Böyle dönemlerde, sabit fikirlerimiz yerine, dikkati kendimize odaklamak daha doğru oysa ki. Bugünümüzü dünkü seçimlerimiz oluşturdu. Yarınımızın farklı olmasını istiyorsak, neyi değiştirebiliriz? Basit ama net tespitlerin, küçük ancak kararlı adımlar atmanın tam zamanı; yeni ayla birlikte.
Venüs Chiron’un yanındayken; başka bir dişil güç olan Juno’nun da, yeraltının hakimi Pluto’tayla yan yana olması dikkatimi çekiyor. Sanki tüm dişiler, üstelik de seksapeli güçlü olanlar, bir şekilde baskı altında tutuluyor gibi. Ancak kraliyeti simgeleyen sabit yıldız Regulus’un; Başak burcuna geçmesiyse; dünyada kadınların artık lider konumuna geleceğini gösteriyor. Yani bir yandan kadınsı dişilik bastırılırken; (ancak bu çok uzun sürmeyecek) yüzyıllar alan bir değişim, yani sabit ve ağır hareket eden bir yıldız olan Regulus’un ilerlemesi, dünya çapında bir paradigma değişimi anlamına geliyor. Çeşitli kanallardan dişi enerjinin yeryüzüne inmeye başladığını duyuyorduk. Astroloji de, Regulus’un eril Aslan’dan, dişil Başak’a geçişiyle, bu savı destekliyor.
Yalnız bu geçişin, güllük gülistanlık olmayacağından endişeliyim. Dişil güçten için için korkuldu. Kendini göstermese de, tedirgin etmeye devam etti. Belki de bundan dolayı, kadınlar fazlasıyla baskı altında tutuldular, sindirildiler. Şimdi dişinin dönüşünün nasıl olacağını merak ediyorum. Çünkü dünya kadınlarla, erkeklerin bir arada, yan yana kurdukları bir düzen içinde değil. Eril ve analitik kafaya hitap ediyor. Sezgileri, görünmeyeni ve sihri tamamen dışlamış. Savaşlara, kana ve tere boğulmuş.
Siz uyum sağladınız mı bu dünyaya? Ben, bugünlerde hep bir çabalama ve sürtüşme içindeyim. Örneğin bugün önce dolmuşa bindim. Geçtiği güzergahı, ineceğim yeri ”otobanın ortasında bırakmayacaksınız, yol var değil mi” diye açık açık sorarak ve net bir cevap alarak: ”Yok abla hiç olur mu?” Adam beni, arabaların geçtiği otobanın ortasında indirdi, ne yol var, ne sağa, sola sapabileceğim bir aralık. Arkamı kontrol ede ede, ”inşallah kimse bana çarpmaz” diye dua ede ede, yan şeridinden bir süre yürümek zorunda kaldım. Dönüşte taksiye bindim, o da gayet iyi bildiğim evimin yolunu bile saptırarak, uzattı. Bu erkekler belki başka bir erkeğe bunu yapmazlar, çekinirler; ancak biz kadınların günleri bu şekilde geçiyor. Ben sözümü esirgemiyorum ve tepkimi gösteriyorum. Elbette ki dayak yemediğime ramak kaldığı anlar oluyor. Tüm bu agresiflik, kazanç için her yol mübahtır yaklaşımı, eril tutumlar; dişiyle yani anlayış, kapsama, birlikte ilerleme gibi değerlerle uyum içinde değil. Şimdi hem spritüel, hem de astrolojik göstergeler dünyanın değişeceğine ve dişil anlayışın hakimiyetine doğru dönüşeceğine işaret ediyor. Ancak nasıl? ”En önemli şey insan hayatı ve güvenliğidir. Sen kimseyi otobanın ortasında, karşıdan karşıya geçmek zorunda bırakamazsın” mesajını bu erkekler nasıl anlayacak? Üstelik bu da bir şey mi, daha neler neler oluyor!
Yine de içimdeki Tanrıça çok kızdı. Tek tük olaylara da değil; genel olarak kızgın. Ayı, venüsü ve öz burcu yani güneşi boğada birisi olarak; kırmızı görmüş gibiyim.
Yeni ayın kavuştuğu sabit yıldızlar da agresifler biraz. Diktatörleri simgelerler. Özetle şiddet ve güç savaşları hakimiyetini sürdürüyor. Ancak değişim başladı. Öncelikle de bizden, kendimizden. Bu yeni ayda, içimdeki öfkeyi, kızgınlığı, yutmak zorunda kaldığım kelimeleri dönüştürmeyi planlıyorum. Sonuçta bu yıldızların her biri, benim içimde değil mi? Beni, bana anlatmak için orada, parlamıyorlar mı? Bunlar semboller, evet gelecekten haber getiriyorlar. Çünkü, biz, bugünkü halimizle, geleceği şekillendirdiğimiz için. Şimdi, otoban hikayelerinden, çok hızlı bir sıçrama yaptığımın farkındayım. Ancak astroloji de, yıldızlar da; dediğim gibi öncelikle bizi bize anlatırlar. Bizden ayrı gayri değillerdir. Gaybden haber veren, bilinmeyen, medyumik bir şeyler değillerdir. Matematikle çok bağlantılıdır. Sizinle de. Sanki sizin DNA’nıza bağlı, kod analizi gibi düşünebilirsiniz. Kodu değiştirince, diğer akımlara güç vermeye başlarsınız ve gelecek de onunla birlikte şekillenir.
Özetle bugün içimizdeki diktatöre güç verirsek; dünya da bize bunu yansıtır. Kraliçeliği de seçebiliriz; korkmuş, küçük kadıncıklar olmayı da. Tüm işaretler, dişil enerjinin güç kazandığını gösteriyor. Hadi hep birlikte güçlenelim, ancak içimizdeki kızgınlığı da tek bir zerresi kalmayacak şekilde dönüştürerek.