felsefe taşı

Sevgili Salatalık; Seni Seviyorum…

Sevgili Salatalık; Seni Seviyorum…
Mayıs 23
13:56 2017

Ne de güzeldir; sevgi, insanın içini ısıtan sıcacık bir duygu. Sevgi insan olmanın temel gerekliliklerinden birimidir?.Yaşamak için nasıl yemek, su , nefes gerekliyse sevgi de bir o kadar gereklidir. Sevgi olmadan yaşamanın da hiçbir anlamı olmaz. Sevgi hiçbir bedeli olmayan bir hazinedir.
Sevgi para pul ile satın alınamaz derler. Ne kadar zengin olursanız olun insanın temel ihtiyacı olan bu duyguyu para ile satın alamazsınız. Sevgi içten yürekten hatta ciğerden gelir, kişinin yüreğinin en derinlerinden seslenir insanlara.

Yüzyıllardır sevgi üzerine şiirler söylenmiş, şarkılar yazılmış, resimler yapılmış,sevgi en güzel şekilde sanat eserlerine yansıtılmıştır, bir dönem çocuklarımızın isimi olmuş. Çünkü sevgi yüreğin yansımadır.Sevgi insanın sevdasını tüm dünyaya yansıtmak istemesidir. Bu da sanat ile sevginin birbirine sevdalanmasını sağlamaktadır. Reklam dilinde sevgi 360 derece olmalı hele birde “lovemarks” olursa yemede yanında yat.

Bir şarkıda der ki;
“Hayat sevince güzel, sevince Çengelköy de güzel.
Bir kuşu, kelebeği, bir de hıyarı! sevin yeter.
Sevince kalbimizde bademler çiçeklenir.
Kötülükler kaybolur karanlığa gizlenir.
Çok sevmeli hıyarı o ömrün neşesi,
Masada en güzel şey bademi bol çoban salata sevgisi.”
Kısaca sevgi olmadan yaşamanın da bir anlamı kalmaz. Kalp, atmak için bir sebep arar ve en önemli yaşama hevesini de sevgide/sevgilide bulur.Daha güzel bir dünya istiyorsak sevelim. Birbirimizi sevelim, ağaçları sevelim, insanları, kuşları, doğayı hıyarı sevelim. Sevgi güzellik getirir, motive eder .Siz de sevin herkesi her şeyi ve de dağıtın tüm dünyaya bu enerjiyi. Çünkü sevginin getirdiği mutluluk hıyardan ucuz…

Daha önce kimsenin üstünde durmadığı bir konudur şu “hıyar” yani salatalık, kibarca “badem” konusu…
Bu vurdumduymazlık, toplumda büyük yanlışlara yol açmıştır. Şimdi efendim, güzel Türkçemiz’e neden böyle yapıyor bu insanoğlu? 40 Yıllık “Hıyar” (400 Yıl olduğu rivayet edilir) (Farsça bir kelimedir) nasıl salatalık oldu?
Velhasıl: İnsanımız bir kibarlaşma sürecine girdi ve hıyar’a salatalık (badem) dendi. Daha da geri gidelim. Hıyar’a Hıyar denildiği günlere… Pardon birde “acur” var ama konsept dışı bilginize.

Hıyar hıyarken mahalleden biri arkadaşını hıyar’a benzetmiştir. Bu insan ya çok akıllı bir insandır, ya da aptaldır.
-Neden akıllıdır?
Çünkü insan vücudunun %60 – 65 i sudur. Hıyar’ ın da % 96 sı su. Buradan çıkarmamız gereken kıssadan-hisse her ikisinin de büyük kısmı sadece su olması. Ve “ Su hayattır” mottosu.
– Neden aptaldır?
Çünkü bilmeden konuşmuştur. Gözle görülen özelliklerden bile yola çıkamamıştır. Yeşille, ten rengini bağdaştıracak bir bakış açısına sahiptir. Ayrıca şekilleri ayırt edememektedir. Neyse, konudan hayli uzaklaştık.
Bu olaydan sonra, insanların birbirine “hıyar” dediği çağ başladı. Bu çağ 80’lerin sonuna kadar sürdü.
Artık hıyar bir alay sözü, bir hakaret, hatta bir küfür olmuştu. Elit kesim hıyar yiyemez olmuştu. Hıyar, zengin sofralarından elini eteğini çekip, fukaranın tuzlayıp yediği bir nimet haline gelmişti. Zenginlerin hıyar yemeyişi hıyar fiyatlarını hızla arttırdı. Çünkü zenginler “hıyar” diyemiyordu. Biri buna çok geç olmadan çözüm getirmeliydi…
O isimsiz kahraman büyük ihtimalle Çengelköylüydü . Hıyarsızlık canına tak etmişti. Zarif narin ve minik olmalıydı.

– Ürettim! diye haykırdıbir sabah tarlada.
Arkadaşı bu çalışmadan haberdardı. Alaycı bir ifadeyle, “Ne ürettin oğlum? Onun zaten %95’i su lan!” diye cevap verdi. Bir arkadaşlık o anda son nefesini vermişti… İkisi de mahalledendi ama aynı anda birbiri hakkında “Hıyar çocuğu!” diye düşündüler.
Sonra büyük bir sevinçleÇengelköyde ürettiği minüskül hıyarından ikram etti. (Aslında bu “badem” idi)
-Hıyaaaaar! diye haykırdı. Tutamamıştı kendini. Ve çoban salatasını hazırlamıştı. Hıyarı okadar özlemişti ki, salatasını ekmeksiz götürüyordu. Hala içinde bir burukluk vardı. Hıyara geçici değil, kalıcı bir çözüm bulmalıyım diye hayıflanıyordu. “Bu işi kağıt üzerinde halletmeliyim” dedi. Bir tükenmez kalem aldı, kağıda hıyar yazmaya çalıştı. Sadece kalemin izi kalmıştı. Tükenmez kalem tükenmişti. Hemen yeni bir kalem (pensan) aldı ve yazmaya başladı:

Hıyar yazmaya eli varmadı. “Artık hıyar yok” diye söylendi kendi kendine… Hıyarı bu listenin bir yerinde bulmalıydı. Madem hıyar kötü bir kelimeydi, o halde iyi kelime buralarda biryerlerde olmalıydı. Sebzeler kendi adına sahipti.
-Salatalık.. dedi daha kısık bir sesle.
O da neydi! Bu isim sanki yıllardır duyduğu bir isimdi. Daha önce bu kelimeyi cümle içinde tek başına hiç kullanmamasına rağmen öyle aşinaydı ki bu kelimeye… Gözleri dolmaya başladı. İşte sevginin gücü buydu.
“Yani o bir salatalıktır!” dedi ardından.
Kahramanımız, amacına ulaşmıştı. Salatalık kelimesi kısa sürede tüm sevgiyle ülkeye yayıldı. Salatalık üretimi ve tüketimi eski haline dönmüştü…

4.068 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Kırkından Sonra Başlar HayatKırkından Sonra Başlar Hayat Platon'a sormuşlar; -İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışı nedir? Yanıt vermiş büyük filozof: - Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki […]
  • Domates!Domates! Geçenlerde Adana'da, tarımla ilgili çalışmalar yapan köklü bir araştırma enstitüsündeydim. Mühendis arkadaşlar dediler ki "hesap ettik, Türkiye'de domates yetiştiriciliğinde, sadece […]
  • “Bilmiyorum” Diyebilmek“Bilmiyorum” Diyebilmek “Bir bilgeye, “Bir insanın akıl düzeyini nereden anlarsınız?” diye sormuşlar. “Konuşmasından” demiş. “Ya hiç konuşmazsa?” Gülümseyerek şu cevabı vermiş: “O kadar akıllı insan […]
  • Biz nasıl bir mahlukatız?Biz nasıl bir mahlukatız? Efendim, konumuz, hep aynı: “Biz nasıl bir mahlukatız?” Yıl 1995… O günlerde Doğal Hayatı Koruma Derneği’nde (Şimdi WWF-TR oldu) çalışıyorum. Çalıştığım alan sulakalanlar ve su […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler