O Muhteşem Hayatınız
Yazar : Oya Baydar
Yayınevi : Can Yayınları
Türü : Roman
Yayın Tarihi : 2012
Sayfa Sayısı : 478
Opera sanatçısı bir kadın; Aliye Sema. Zamanında diva olarak anılmış, dünya çapında tanınan bir sanatçı. Artık belli bir yaşa gelmiş, eskisi kadar üne sahip olmayan divanın, uzun yıllardır hayranı olan ilginç bir adam, ki bu adamın adını hiç bilmiyoruz romandaki önemli karakterlerden biri olmasına karşılık. Yazar onu hep toplayıcı olarak isimlendiriyor. Toplayıcı bir koleksiyoner. Ya da hayatını bir koleksiyoner olarak yaşamayı arzulamış biri. Ama ne yazık ki yaşam ona başka yollar açmış. Öğretmenlik yapıyor. Yine de toplama arzusundan hiç vazgeçmemiş, eski fotoğraflar, yazılar, mektuplar, ne bulursa, bütçesinden ayırabildiği üç beş kuruşla almaya devam etmiş. Karısının şikayetleri bile ona geri adım attıramamış. Topladığı o eski ıvır zıvırla, kendince hikayeler yazmış.
Tolayıcı bir gün satın aldığı eski fotoğrafların arasında divanın resimlerini bulunca şaşkına döner. Bir şekilde Aliye Sema’ya ulaşarak, elinde ona ait bazı şeyler olduğunu söyler. Böylece tanışırlar ve o andan sonra toplayıcı divanın hayatının en önemli parçası haline gelir.
Aliye Sema asker bir babanın kızıdır. Annesi hırslı bir kadın. Kızının en üstün olmasını ister hep. Ailesi ondaki kabiliyeti sezdiklerinde, olanaklarını zorlayarak ona iyi bir eğitim aldırırlar. Kendinden hayli yaşlı ve çok zengin bir adamla evlenen Aliye Sema’nın bir kızı olur. Fakat evlilik de, annelik de ona göre değildir. Kariyerine devam etmeyi seçtiğinde eşinden ayrılır, kızı Arya ile de çok uzun yıllar görüşmez. O süre zarfında ünü doruğa çıkar, aşklar yaşar, hayatın her türlü zevkinden pay alır.
Artık her şeyin geride kaldığını, bundan sonra sıradan bir yaşam süreceğini düşünürken, toplayıcı her şeyi değiştirecek bir sırrın kapılarını açar divaya. Yıllardan sonra kızıyla görüşmeye başlar. Etnik müzikleri araştırmak için Tunceli’ye giden Arya bu tılsımlı şehirde hem aşkı bulacak, hem de annesiyle ilgili gerçeklere ulaşacaktır.
Roman divanın hayatını anlatıyormuş gibi görünse de, arka planda 30’lu yıllarda Tunceli’de yaşanan olaylardan bahsediyor. Ve asıl konuyla bu olayları finalde birbirine harmanlayarak bitiriyor hikayesini.
Tunceli isyanı bana göre oldukça yanlı yansıtılmış olsa da, ki nedense bizim aydınlarımız genellikle aynı tavır içindedirler. Kendi milletlerini savunmaktan, halklarına yüzyıllardır yapılan zulümleri görmekten ustalıkla kaçınırlar. Evet, bazı bölümlerini tek taraflı bakış açısından yazılmış bulsam da, okunabilir bir kitap.