Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Bugün aslında Dünya Emekçi Kadınlar günü, ve kutlu olsun.
Ama dışarıda, ya da evinde üretime katılma faaliyetinde olsun ya da olmasın, bütün kadınlar emekçi, bu yüzden bugün aslında bütün kadınların günü.
Feministler de, kadını insan tanımının dışında farklı bir konuma, ve köhne akıllarındaki sınırlara sığdırmaya çalışanlar da bir noktayı göremiyorlar.
Kadın, iş hayatının içinde olsa da mutsuz, dışında olsa da mutsuz.
Seçeneği olanlar, sadece daha az mutsuz yolu seçiyorlar.
Evinde ördüğü kazakları, ya da yaptığı resimleri satan ya da bağışlayan ve artı değer yaratan kadınlar az sayıda, ama varlar.
Ama yine de evdeler, ve ana tema evin sorumlulukları.
Bir de sadece evlerinin ve ailelerinin ihtiyaçlarına ömür adayan kadınlar var, ki ne yazık ki, sayıları çok fazla.
Bunların tümünün aklında, “eğer şartlar daha uygun olsaydı, ben de ne çok şeyi başarabilirdim” duygusu hakim.
Aile izin verseydi, eğitim alabilselerdi, vazgeçmeselerdi, kabul etmeselerdi vesaire.
Diğer yandan çalışan kadınların içinde de, artık binlerce yıldır nasıl yerleştiyse, bir türlü kurtulamadıkları, “acaba eve, aileye, çocuklara yeterince ve kaliteli zaman ayırabiliyor muyum?” endişesi hakim.
“Çalışmasam, evde otursam daha mı iyi olur?” sorusu sık sık zihinlerini zorluyor.
Ama kadının o çok sevimli ikizler burcu doğası, kendisiyle içsel çekişme ve çelişkileri, her konuda geçerli.
Yani, kadınlar, ne onu, ne de öbürünü tam isterler, ama ikisini de isterler.
Ne o, ne o, hem o, hem o.
Evlenmek de isterler, bekarlığın keyfini sürmek de.
Çocuk da isterler, özgür kalmak da.
Alfa erkek de isterler, onu kontrol etmek de isterler.
Çılgın bir aşk da isterler, ömür boyu sürmesini de isterler.
Diğer kadınlara benzemek de isterler, hepsinden farklı olmak da isterler.
Ama kadını çok güzel yapan da aslında budur, kadın evrenin ve Tanrı’nın düalitesini içinde taşır.
Çalışsa da çalışmasa da, evlense de evlenmese de, doğursa da doğurmasa da, ve mağazalar da dahil, diğer bütün seçimlerde de, kadının diğer seçeneği ya da seçenekleri hiç unutamaması onun doğasında var.
Bu yüzden, biz aptal erkekler gibi, kolay karar vermezler, hep sorgulamaya devam ederler.
Bu yüzden, özgür seçim yasasını çok kolay uygularlar, kolay evet ya da hayır demezler, ve değişebilir belkiler onlara çok yakışır.
Daha bir çok nedenle, ama belki de sadece bu yüzden bile, kadın erkekten hep üstündür.
Ama kadınların büyük bir bölümü konformisttir, ve içsel olarak bilseler de, bu üstünlüğü yaşamayı seçmezler.
Erkeklerden üstün olduğunu bilen kadınlar bile, kendilerinden daha üstün, ya da en azından eşit o bir tek adamı ararlar.
Yani aslında bütün mesele, kadınların erkeklerden üstün olmayı isteyip istemedikleri konusunda da karar vermek istememeleridir 🙂
Kadınlar, ve Kadınlar Günü, sadece kadınların içlerindeki evrensel ve tanrısal düalite için bile kutlanmalı.
Ama artık kadınlar da, kendilerini bütün güzel içsel çelişkileriyle, ve oldukları gibi sevmeyi ve saymayı öğrenmeliler, ki, erkekler de onları böyle sevmeyi ve saymayı öğrensinler.
Kadınları her gün, oldukları gibi sevmekte, ve hep saymakta buluşalım..