Düğün
Adam bir kaç gündür mütemadiyen dayak yiyor, dayak sonrası su ile yıkanıyor ve uyuması için iğne yiyordu. Bu kaç gün sürdü bilmiyordu. Sonra sanki bir süre bir gün yada bir kaç gün kimse uğramamaya başladı. Dayak yoktu, yemek yoktu, su yoktu, ilaç yoktu. Önce sevindi, sonra ölümle yüzleşti. Çünkü bu süreçte kimse uğramamaya devam ederse sonuç belliydi.
Düşünebilmeye çalıştı.
Kimdi bu adamlar?
Nasıl bir vahşetin içinde kalmıştı.
Niye o.
Neden bu işkence birden kesilmişti.
Kimse gelmezse ölecekti.
Sonra bir kapı gıcırtısı duydu, adamlar geldi.İplerini çözdüler, sandalyesinin önüne bir masa koydular. Güzel bir yemek ve mis gibi demli bir çay vardı masada. Güzelce yedi, sessizlik ürkütücüydü. Sadece ağzının şapırtısı duyuluyordu. Yemek bitti. Adamlar çıktı. Sonra başka adamlar girdi. Ellerinde kağıtlar vardı. Masanın üzerine bırakıp, imzala dediler.
Okumaya çalıştı.
Bir evlilik anlaşmasıydı.
Anladı, itiraz etti.
Adamlardan biri sol elinin küçük parmağını elindeki bıçakla anında kesti.
Ne olduğunu anlayamadan bağırdı, tüm bedeninden ter döküldü. Gözlerinden akan yaşlar, parmağından akan kanlar inanamıyordu. Doktor kıyafetli bir adam parmağını 5 dakika içinde dikersem her şey düzelir imzala dedi.
Hayır dedim.
Yapmayın diye yalvardım. Tam o anda aynı bıçakla sağ elinin küçük parmağıda aynı şekilde kesildi.
Bayılacaktı acıdan
Doktor iki parmağıda tuttu. Tek doktorum acele edip imzalamazsan istesemde yetiştiremem sonra dedi.
Tekrar kağıtlara baktım. Zaman kazanmak için biraz su istedim.
Oralı olmayıp sol elimin işaret parmağını kestiler. İmzala dediler.
Bu arada tam karşımdaki koltukta traş olan adam bana döndü. Benim damat traşım bitti dedi.
Evet bir adam yanlışlık yok benimle evlenmeyi kafasına koymuştu.
Adam bekliyorum derken bir parmağım daha gitti.
Bayılırken duyduğum son cümle
Yüzük parmağı kalana kadar devam edin…