Kızdırma beni Fabarım seni !
Bir süredir sosyal bilimciler ve medya tarafından heyecanla karşılanan yeni bir sözcük üzerine düşünüyorum.
Demiryollarında güvenlik temasını işleyen “Dumb Ways to Die” kampanyasının pek çok ödül kazanmasının ardından, Avustralya’lı McCann ekibi , Macquarie Sözlük‘ün 6. baskısı için yeni bir kampanya hazırladı. “Dil değişiyor, sözlüğünüzü güncelleyin” temalı kampanya için ajans, insanların tüm dikkatlerini akıllı telefonlarına verip yanındakiyle ilgilenmeme durumunu tanımlayarak literatüre yeni bir kelime kazandırdı.
Mayıs 2012’de aralarında sözcük ve ses bilimcisi, münazara şampiyonu, çapraz bulmaca uzmanı, şair ve birkaç yazarın bulunduğu özel bir ekip söz konusu tanımı anlatan en uygun kelimeyi bulmak adına bir çalışma yaptılar.
Sonuç olarak, İngilizce ‘phone’ ve ‘snubbing’ ( Türkçe karşılığı ‘telefon’ ve ‘küçük görme’ ) sözcüklerinden doğan bu kelime “phubbing” (fabing) ve bu işi yapan kişi de “phubber “ (fabır) olarak tanımlandı.
Sözcük, sosyal medyada , Youtube üzerinde “Phubbing: A Word is Born” isimli bir video ile duyuruldu. Cep telefonunun sürekli kullanımından oluşan görgüsüzlüğün uygarlığın bitmesine neden olacağını ve insanlar arasındaki iletişimi yok edeceğini savunan “Stop Phubbing ” isimli site , söz konusu kampanyanın dünya çapında duyurulmasıyla ilgili tanıtım etkinlikleri çerçevesinde hayata geçirildi. Sosyal medyada Avustralya’nın Melbourne kentinde, Alex Haigh isimli bir öğrenci tarafından tasarlandığı duyurulan sitede muhtelif istatistikler yayınlanıyor, restoran ve cafeler için ‘Stop Phubbing’ (Fabingi Durdurun) posterleri, düğünler için kartlar hazırlanıyor.
Bu tanıtım kampanyası , telefon bağımlılığını modern zamanın önemli bir hastalığı olarak tanımlamakta ve bu tanım ülkeden ülkeye yayılmakta, dijital sözlüklerde de yer alarak, sosyal medyada yankı uyandırmaktadır.
Bir sözlüğün yeni basımını duyurmak amacıyla hazırlanan reklam kampanyası için, sözlüklere yeni bir kelime eklemek dahiyane bir fikir gerçekten de… Ancak kampanyayı yürüten ajansın örtülü manipülasyonu ve kitleleri ele geçiriş yöntemi daha çok ilgimi çekiyor.. Şöyle ki ;
Masaüstü bilgisayarların ve hatta laptopların devrini tamamladığı ve sosyal medya iletişiminin taşınabilir cihazlara kaydığı bir dönemde, “wi-fi ‘ları kapatın, birbirinizle konuşun” diyen bir kampanya sosyal medya üzerinde tanıtılıyor ve yaygınlaştırılıyor. TIME dergisinde yayınlanan bir makale , kampanyanın hızla yaygınlaşmasını , kampanya sitesinde yayınlanan yanlı ve gerçekçi olmayan istatistikler aracılığıyla verilen mesajlara ve çağımız insanının yeni kavramlara karşı belirsizlik gösterme eğilimine bağlıyor.
Özellikle bilimsel çevrelerin, bir reklam kampanyası tarafından yapılan “hastalık” tanımını , yeterince bilimsel veriye dayandırmadan etiket olarak kullanması da , bir yanıyla sosyal medya iletişimcilerinin alanı içine giriyor böylece…
Bu gelişmeleri izlerken ve üzerine düşünürken çocukluk yıllarımı hatırladım. O yaşlarımızdan bugünlere gelirken, özellikle Jules Verne kitaplarında okuyup da hayal bile edemediğimiz şeylerden fazlasını gördük.. Ne çok değişimle uyumlu yaşamayı öğrendik. İnsanlığın bundan sonraki gelişim sürecini de teknolojiden bağımsız düşünmek pek mümkün görünmüyor..Ve yine kişisel fikrime göre iletişim ve etkileşim dünyasına teknolojik ilerlemeyle gelen değişim ve dönüşümün yönünü anlamaya eski düşünce kalıpları yeterli olmuyor. Sorularım var… Acaba, Uzay Yolu ve benzeri dizilerde gördüğümüz, geleceği anlatan kitaplarda okuduğumuz gibi insanlar giderek düşünce aracılığıyla mı anlaşacaklar ? Öyle olacaksa eğer , önce konuşmaktan vazgeçmeye mi başlayacağız ? Dilden beyne geçiş bir günde olmayacağına göre acaba araya başka hangi ara iletişim modelleri girecek ? Beni en heyecanlandıran düşünce ise aslında tam da bir geçiş sürecinin içinde olup olmadığımıza dair … Acaba diyorum insanlık yeni iletişim modellerine mi hazırlanıyor ? Yanyanayken konuşmadan anlaşmanın ilk pratiğini mi yapıyoruz. ? Kim bilir….
Bu düşünceler içinde gezinirken, Türkçe’de henüz bir karşılığı bulunmayan sözcük için muzip bir öneri geldi aklıma. Kelimenin İngilizce’de oluşturulma mantığından hareketle “telehorlama” ve “telehorcu” sözcüklerini uydurdum. Horlamak sözcüğü hem hor görmek manasını verip hem de uykuda olma halini hatırlatıyor olmasıyla kampanyadakine yakın bir anlam doğuruyor !!! Phubbing de İngilizce’de gülünç bir kelime aslında… Konuyla ilgili argümanlara mesafeli duruyor olmama rağmen, itiraf etmeliyim ki, Türkçe karşılıkları kullanırken oldukça eğleniyorum…
-Seni telehorcu seni !
– Resmen telehorluyorsun !
– Telehorlamaya karşıyım birader !
– Buraya telehorlamaya mı geldik !
– Siz bana telehorcu mu diyorsunuz !