Mutluluk
Geçen cuma günü sofrada satır arası olarak ‘mutluluk’ kavramı geçti. Dedim ki; “mutluluğun tarifi beyhude bir çaba. Esas olan (açıklayıcı, tanımlayıcı) mutsuzluğun tarifi”
“Herkes kendi mutsuzluğunun mimarıdır” diye yaygın bir söz var. Önerme ‘mutsuzluğa’ atıfta bulunuyor. Çünkü mutluluk göreceli…
Her insan; kendi koşullarında arzu, istek, beklenti ve hayallerine göre tanımladığı bir ‘mutluluk’ peşine düşer. Ki, çoğu kez gerçekçi olmadığı için hayal kırıklığı yaşanır ve mutsuz olur insan.
‘Mutsuzluk’ ise göreceli olmaktan ziyade çok daha net ve genele şamil argümanlara sahiptir: ayrılıklar, sevilen bir kişinin kaybı, kendisinin veya çok yakınının ağır bir hastalığa yakalanması, yoksulluk, ‘gördüğünden aşağı düşme’, işsiz kalma, insan onuruna yakışmayan davranışlara, zulme, baskıya maruz kalma, şiddet, yalnızlık, sevgisiz bir yaşam vb.
Hamiş:
Mutluluk diye bir şey yoktur:
Mutsuzluğun olmama hâlidir.