felsefe taşı

BACIYAN-I RUM VE FATMA BACI

BACIYAN-I RUM VE FATMA BACI
Aralık 11
12:15 2018

Profesör Dr Mikail Bayram bir yazısında; Askeri fetihler ne kadar güçlü olursa olsun bu fetihler kültürel hizmetler ve birtakım alt yapı tesisleri ile desteklenmediklerinde yok olmaya mahkûmdur der. Türkler Anadolu’yu fethettiklerinde beraberlerinde pek çok müesseseyi de beraberlerinde getirdiler. Sayısız kültürel faaliyetler içinde bulundular. Özellikle Anadolu Selçuklu döneminden günümüze ayakta kalan pek çok eser bıraktılar. Türkler bu sayede Moğollar ve diğer pek çok işgalci kavim gibi Anadolu’da eriyip kaybolmadılar ve burayı yurt edindiler.

13.Yüzyılda Anadolu Selçuklu Türkleri’nin ekonomik ve sosyal yaşamında çok etkin bir yer tutan Ahilik teşkilatı yukarıda bahsettiğimiz müesseseler içinde en etkin olanıdır. Ahilik, sanat ticaret ve mesleğin, olgun kişilik, ahlak ve doğruluğun iç içe girmiş bir bileşimidir.

Ahilik teşkilatının ne zaman ve kimin tarafından kurulduğu tam olarak bilinmiyor. Teşkilatın bilinen ilk lideri ve 1341 yılında Anadolu Selçuklu döneminde Anadolu’daki yapılanmasını ve düzenlenmesini gerçekleştiren kişinin Şeyh Nasruddin Ahmet Ahi Evren olduğunu biliyoruz.

Bacıyan-ı Rum teşkilatı Anadolu da ticari ve sosyal hayatı düzenleyen en önemli örgüt olan Ahiliğin kadın kolu olarak kabul edilir. Bacıyan-ı Rum ismine öncelikle Aşıkpaşazade’nin Osmanlı tarihini anlattığı Tevarih-i Ali Osman eserinde rastlıyoruz. Aşıkpaşazade eserinde Anadolu Selçukluları dönemindeki sosyal teşkilatlardan birisinin Bacıyan-ı Rum teşkilatı olduğundan bahseder. Bu konu üzerinde ilk fikir beyan eden Alman Doğubilimci Franz Taeschnerdir. Taeschner, o dönemde Anadolu’da bir kadın teşkilatının varlığının imkansız olduğuna inandığı için Bacıyan-ı Rum isminin bir ifade hatası olduğunu iddia eder. Bu teşkilat olsa olsa Hacıyan-ı Rum yani Anadolu hacıları ya da Bahşıyan-ı Rum yani Anadolu sihirbazları ve mistikleri örgütü olmalıdır. Tarihçi Fuad Köprülü ise Aşıkpaşazade’nin Bacıyan-ı Rum hakkında verdiği bilgileri bazı Bektaşi rivayetleri ve dönemin seyyahlarının eserlerinden edindiği bilgilerle pekiştirerek, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kadınlardan oluşan bir teşkilatın varlığını kesin bir şekilde belirtmiştir. Aşıkpaşazade dışında Seyyah İbn-i Battuta da 14.yy ‘da Anadolu’nun pek çok yerinde faaliyet gösteren kadın birliklerinden bahseder.

Hacı Bektaş’ın Menakıpnamesi “Velâyetname”de adı geçen Fatma Bacı ya da Kadıncık Ana Bacıyan-ı Rum örgütünün kurucusu olarak kabul edilir.

Fatma Bacı Kimdir?

Şeyh Evhadüd-din’i Hamit El Kirmani’nin Menakıpnamesinden Fatma Bacı’nın Şeyh Kirmani’nin kızı olduğunu öğreniyoruz. Hacı Bektaş Fatma Bacı için “Keşif ve keramet sahibi, bilgili bir mürşide” diye bahseder. Tarikat geleneği olarak babasının en yakın takipçisi ve öğrencisi Şey Ahi Evren’le evlendirilir. Moğollar’ın Kayseri’yi işgali sırasında diğer Ahiler ve Bacılarla birlikte direnişe geçer ve savaşır. Savaş’ın sonunda Moğollar’a esir düşer. 4.Kılıçarslan Anadolu Selçukluları’nın başına geçtikten sonra, Moğollar’ın desteğini ve yardımını almak için Hülagü Han’a, Vezir Süleyman, Beylerbeyi Hatıroğlu Şerafeddin ve Fahruddin Ali’den oluşan bir heyet gönderir. Heyet Fatma Bacı için de bir teşebbüste bulunur. Kendini ve soyunu tanıtan Fatma Bacı serbest bırakılıp Kayseri’ye döner. Kocası Ahi Evran’ın Kırşehir emiri Nureddin Caca tarafından öldürülmesi üzerine bugünkü adı Hacı Bektaş olan Sulukaracaöyük’e göçer. Fatma burada Hacı Bektaş tarafından evlat edinilir.

Hacı Bektaş’ın Velâyetnamesinde Fatma Bacı’dan Kadıncık Ana diye bahsedilir. Velâyetnamede ayrıca Fatma Bacının gizli siyasi ilişkiler içinde olduğundan ve bu sebepten Kırşehir Emiri Nurettin Caca tarafından takibata maruz kaldığı anlatılır.

Bacıyan-ı Rum yani Anadolu bacıları örgütü Kayseri Debbağlar mahallesinin yakınında Külahdüzar mahallesinde kuruldu. Türkmen genç kız ve kadınlarını organize ederek örgücülük ve dokumacılığa yönlendirmek örgütün kuruluş amaçlarından biriydi.
Ahi teşkilatına mensup esnaftan kişiler sefer zamanı ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere sefere çağrılırlardı. Sefere katılanların, gazi ya da şehit olanların eşleri uzun süre yalnız kaldıklarından geçimlerini kendileri sağlamak durumunda kalabiliyorlardı. Bu sebeple beldelere kadınlar pazarı denen yerler kurulurdu. Bu pazarların alıcıları da satıcıları da kadınlardı. Erkeklerin girmesi kesinlikle yasaktı. Bu pazarlarda tüccar mallarının satılması da yasaktı. Buralarda sadece belde kadınlarının ürettikleri ya da yetiştirdikleri mallar satılırdı.

Ahilerde olduğu gibi Bacıyan örgütünde de sanatlar gelenek halinde sunulmuştur. Tasavvuf eğitiminde nasıl ki bir şeyhe intisab etmeden irşad mümkün değildir, Ahilik ve Bacılık mesleğinde de bir ustadan el ya da rehberlik almadan meslek sahibi olmak mümkün değildir.

Bacılık aynı zamanda bir eğitim ve öğretim ocağıdır. Burada sadece sanatkâr yetiştirmek için eğitim verilmez, aynı zamanda mal üretme ve topluma hizmet etmenin yolları da öğretilir.

Örgücülük ve dokumacılık Bacıyan-ı Rum’un öncelikli faaliyet alanıdır. Yeniçerilerin başlarına giydikleri ak börklerin bacılar tarafından üretildiği bilinmektedir. Bacılar sadece başlık değil farklı türde giysiler de üretiyorlardı. Bunların arasında yeniçeri giysileri de bulunmaktaydı. Bacıyan örgütü Ahilik gibi Kayseri, Konya, Kırşehir, Ankara gibi büyük yerleşim merkezlerinde kurulmuştur. Moğol baskısı yüzünden bu iki örgütün üyeleri büyükşehirlerden köylere sığınmış bu sayede de Türk el sanatları ve halıcılığı büyük şehirlerden köylere yayılmıştır.

Bacıların örgücülük ve dokumacılık dışında faaliyet gösterdiği bir diğer alan da askerlikti. İslamiyet öncesi dönemlerde Türk kadınlarının binicilik ve atıcılıkta usta oldukları, erkeklerle pek çok savaşa katıldıkları bilinmekteydi. Bacıyan üyesi kadınlar askeri eğitim de alırlardı. 1243 de Moğollar’ın Kayseri’yi işgali sırasında Bacıyan örgütü üyesi kadınlar, Ahilerle birlikte şehrin savunmasına katılıp savaştıkları biliniyor. Dulkadiroğulları beyliğine bağlı 30 bin savaşçı kadından bahsedilir. Bu rakam abartılı da olsa bu Beylik dönemine bacıların ne denli önemli olduğunun bir göstergesi sayılabilir.

Bacıların bir diğer görevi de Ahi tekke ve zaviyelerinde misafir edilenlerin barındırılması ve ağırlanması ile ilgili işlerdi. Bu dönemde Orta Asya’dan kitleler halinde Anadolu’ya gelen Türkmen gruplarının ağırlanması, bu grupların barınmalarının düzenlenmesi ve yeni ortama uyumlarının sağlanması Ahi tekkelerinin hizmet alanına giriyordu. Bu hizmetler Ahilerle birlikte Bacılar tarafından sağlanıyordu.

Tüm bunların dışında Bacılar teşkilatının dini ve tasavvufi bir niteliği de bulunuyordu. Bacılar, dini ve kültürel faaliyetlerini bir tarikat disiplini ve metodu içinde sürdürüyorlardı. Bacılar genel olarak Evhadiye tarikatına mensuptular. Bunlara Evhadiler denmekteydi. Fatma bacı ve kardeşi Ayşe bacı bu tarikatın mürşideleriydi. Babaları Şeyh Evhadüd-din’i Kirmani tarafından eğitilmişlerdi. Rus araştırmacı Gordlovsky XVI. Yüzyılda İstanbul’da Ayşe Bacılılar diye bir cemaatin varlığından bahseder. Ayşe bacı onların, Fatma bacı da Bacıyan-ı Rumun başındadır.
Bacı teşkilatı üyesi genç kızlar ve kadınlar, erkeklerle birlikte zikir sema ve sohbet meclislerinde bulunurlardı. Şeyh Evhadüd-din’in düzenlediği sema meclislerinde kadınların ellerine, güzelliklerini bütünlemesi için birer kandil verilir, onlar da gece karanlıkta kendilerinden geçene kadar sema ederlerdi.
Bu adet günümüzde Anadolu da çayda çıra oyunu olarak devam ettirilmektedir.

Kaynaklar:
TARİHTE FUTUVET VE AHİLİK. Umut Gürer. Ötüken Neşriyat
FATMA BACI VE BACIYANI RUM. Prof. Dr. Mikail Bayram
www.ahiyan.org

4.364 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • 19 Mayıs Öncesi19 Mayıs Öncesi Padişah Vahdettin’in ve yandaşlarının gerçek yüzünü, görmek istiyorsanız, 1966 Yılında yayınlanan; “İngiliz devleti gizli belgeleri” içinde Osmanlı ile ilgili olanları, hele bir okuyun… […]
  • Muharrem ya da masumiyeti arama tutkumuzMuharrem ya da masumiyeti arama tutkumuz Ruhumuz, ne olduğunu tam da bilmediği bir özgürlük aşkıyla uçsuz bucaksız okyanusta kulaç atarken, izdüşümler sıkıştıkları "zaman" kıskacında kavramlara sığınırlar. İnanırlar ki, varoluş […]
  • Nostalji: Aslında Bit Pazarına Nur YağabilirNostalji: Aslında Bit Pazarına Nur Yağabilir Bu başlığa kanıp eski sevgilinize duyduğunuz özlemden nasıl kurtulacağınızı anlatacak bir yazı bekliyorsanız önceden uyarayım, yanlış sayfadasınız. Bu tür bir özlemden nasıl […]
  • Sarıkamış faciası ve Devrim Şehidi KubilaySarıkamış faciası ve Devrim Şehidi Kubilay Aralık Ayının 22 si ve 23 ü, iki büyük yaşanmış olayı hatırlatacağım ve anacağım! • Sarıkamış’ta soğuğun yok ettiği bir orduyu! • Devrim Şehidi Kubilay’ı! Sarıkamış […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler