NEREDEYİM, ORADAYIM ! (1)*
2019 kapıya dayandı. Yeni bir yıla başlarken hayatımızdaki bazı şeylerin gerçekten de yenilenmiş olmasını, bazı şeylerin artık tekrarlanmamasını, geçirdiğimiz yıldan daha iyi bir yıl geçirmeyi istiyoruz. Pek çok insan “yeni yıl”da “bambaşka” bir kişi olmayı hayal ediyor. Bu hayali kurarken aslında farkında olarak ya da olmayarak o güne kadarki hayatımızın kısa bir muhasebesini de yapmış oluyoruz. Bundan sonraki yol haritamıza o güne kadar yapmak isteyip de yapamadıklarımızı eklemeye çalışıyoruz.
8-11 Aralık.2017 ‘de 1,159 Amerikalı ile yapılan bir araştırmada, katılanların %32’si yeni yıl için hedefler planlamadıklarını söylediler. “2018’de yapılacaklar listesi” hazırlayanların sonuçlarına göre ise, değişim planlanan konular arasında ilk üç sıraya;daha sağlıklı beslenmek, daha fazla egzersiz yapmak ve para biriktirmek yerleşti. (** )
Peki bu hedeflere ulaşıldı mı? Yapılan araştırmalar, genel olarak yetişkinlerin hemen hemen %50’sinin yeni yılda yapılacaklar listesi hazırladığını söylüyor. Ancak ilk birkaç ay içerisinde bu listeye sadık kalanların oranı %10’dan daha az. YouGov’a (***) göre Şubat ayına gelindiğinde yeni yıl için alınan kararların %80’ninden vazgeçiliyor.
Yeni yılda yeni başlangıçlar yapmayı hedefleyen insanlar neden, üstelik de çok kısa bir süre içerisinde kararlarından vazgeçip, başarısız oluyorlar? Bunu açıklamaya yardımcı olacak yaklaşımlardan birisi Boş Beklentiler Sendromu (FalseHopeSyndrome) olabilir. 2016 yılında AmericanPsychologist’de yayınlanan bir makaleye göre, insanlar önceki başarısızlıklara rağmen kendini değiştirme girişimlerini tekrarlayarak sürdürüyorlar. Geçmişte başarısızlıkla sonuçlanmış olsa bile, kendini değiştirmek için yeni bir başlangıç yapma girişimi, küçük ödüller sağlıyor. Kendini değiştirme çabalarının ilk aşamalarında kişiler genellikle iyimserlik ve kontrolü ellerinde tuttuklarına dair bir güçlülük duygusu hissediyorlar. Kişilerin daha önceki başarısızlıklarına ait bilgileri bu olumlu duygulardan etkileniyor ve kişiler potansiyel olarak uygulanabilir ile imkansızolan hedefler arasında ayırım yapmakta zorlanıyorlar. Yani yeni bir şeye başladığımızda ödül olarak algıladığımız duygular bize kendimizi iyi hissettiriyor ve bu duygularbeklediğimiz değişimin hızı, miktarı, yararları ve ona ne kolaylıkla erişeceğimiz ile ilgili yanlış umutlar beslememize sebep oluyor.
2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre, yeni yıl için karar alanların %35’i gerçekçi olmayan hedefler seçmiş, %33’ü ilerlemelerini takip etmemiş, dörtte biri karar aldığını unutmuş ve %10’u ise çok fazla karar aldığını söylemiş.
Kararlı azınlığı, başarısız çoğunluktan ayıran nedir? Bu sadece bir irade meselesi mi yoksa başka güçler de devreye giriyor mu? Bir kişi yalnızca kendi eylemlerine bağlı bir hedefe ulaşmakta nasıl başarısız olabiliyor?
Eğer hedefiniz kilo vermekse neden işe daha az karbonhidrat içeren yiyeceklerle beslenerek
başlamıyorsunuz? Sezgisel olarak kişisel hedeflere ulaşmanın bu kadar basit olmadığını biliyoruz. Özgür iradeye kuvvetle inananlar bile sigarayı bırakmakta başarısız oluyorlar. O halde psikolojik araştırmalar bize nasıl daha iyi karar alabileceğimizi öğretebilir mi?
Bilimsel verilere göre yeni yılda aldığınız kararlara ya da diğer kişisel hedeflerinize ulaşıp ulaşamayacağınız üç şeye bağlı olarak belirlenir : Seçtiğiniz hedefler, nasıl bir kişi olduğunuz ve çevrenizdeki ortam.
Ne olmak istediğinizi ölçün: Belirli, ölçülebilir hedefler seçin.
Çoğu insan ideal benliğinin görüntüsüne sahiptir. Ve bu görüntü ‘olmak’ hedefleriyle ilgilidir. Zengin olmak, ünlü olmak veya zayıf olmak istiyoruz. Bu tarz üst düzey hedefler belirsizdir. Örneğin, başarı ne anlama geliyor? Zenginin anlamı nedir? Amaçlardaki bu belirsizlik bizi geriye çeker, çünkü hedefe doğru ilerleyip ilerlemediğinizi bilmenizi imkansız kılar.
Dolayısıyla, bir hedef sizin için önemliyse, onu ölçün. Ulaşılabilir hissettiren herhangi bir sayı veya kriter koyun.Önemli olan ilerleme kaydedip etmediğinizi bilmeniz için bir yön belirlemektir. Hedefin çok kolay olduğunu düşünüyorsanız, istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.
Bir araştırmada; 8km uzaklıktaki bir fitness salonuna gidenlerin ayda bir kez, 6 km uzaklıktaki bir salona gidenlerin ise ayda 5 ya da daha fazla defa egzersiz yapmaya gittikleri görüldü. Egzersiz yapma alışkanlığı üzerinde 2km lik bir mesafe farkı etkili olabiliyor. University of Southern California’da Psikoloji profesörü WendyWood ‘a göre, bu durum beynimizin çalışma şekliyle ilgili. Beynimiz her zaman kolay olanı seçmeyi tercih ediyor.
İrade sınırlı bir kaynaktır: Az sayıda hedef belirleyin
Psikolojik araştırmaların en bilinen sonuçlardan biri, iradenin sınırlı, tüketilebilir bir kaynak olduğudur. Bunun iki anlamı vardır: a) irade sınırlı olduğundan, yalnızca sınırlı sayıda hedefe harcayabilirsiniz; b) irade tüketilebilir bir kaynak olduğundan, bir hedefe yönelerek kendinizi kontrol etmeye başladığınızda (örneğin en sevdiğiniz yemeği yemekten vazgeçme) , başka bir hedefe (örneğin kitap okuma) yönelik kendi kendini kontrol etme olasılığınız azalır. Tüm kendi kendini kontrol etme girişimleri aynı kaynağı kullanırlar, bunun anlamı şudur. Gün içinde uzun, sıkıcı bir toplantıya katılmak zorunda kaldıysanız, günün ilerleyen saatlerinde bir cazibeye kapılmanız muhtemeldir (aşırı yeme, içme veya sigara içme).
Eğer çok sayıda hedefiniz varsa, herhangi bir hedefe ulaşma şansı çok azalmış olacaktır. Dolayısıyla geçmişte çok hedef belirleyen ve hedeflerine ulaşamayan insanların, bundan böyle tek bir hedefle başlaması daha gerçekçi olacaktır. Araştırmalara göre, irade sınırlı bir kaynak olmakla birlikte tıpkı bir kas gibi zaman içerisinde eğitilebilir bir niteliğe sahiptir. Bu demektir ki, ne kadar çok kendini kontrol etme egzersizi yaparsanız, kendinizi kontrol yeteneğiniz de o ölçüde artacaktır. Bu yüzden bir hedefle başlayıp, başardıkça, zaman içerisinde hedeflere ulaşmada daha iyi hale geldikçe hedef arttırmak doğru bir strateji olacaktır.
Güven önemlidir: Ulaşılabilir hedefler belirleyin
Başarı dört faktöre bağlı olarak gelişir: beceri, çaba, strateji ve şans. Beceri bir gecede geliştirilemez ve birçok kişisel hedefle (kilo vermek, sigarayı bırakmak gibi) ilintilisi yoktur. Şans, tanımı gereği kontrol edilemeyen bir faktördür. Öyleyse hedeflerinize ulaşıp ulaşamayacağınızı belirleyen şey çaba ve stratejinizdir.
Çaba ve stratejilerimizin sürekliliğini, kalıcı olmasını sağlayan şey ise yapabilme yeteneğimize olan güvenimiz ve hedeflere ulaşma beklentimizdir. Eğer hedeflerimize ulaşmak konusunda kendimize güveniyorsak, daha fazla çaba sarfediyoruz ve daha iyi planlar yapıyoruz. Hedeflerine ulaşma konusunda kendinden emin olmayan insanlar çok erken pes ediyorlar.
Psikologlar tarafından yapılan pek çok araştırma, insanların yeteneklerine güvenmesini öz yeterlilik olarak tanımlıyor. Öz yeterlilik hedeflere ulaşıp ulaşmama konusunda diğer tüm faktörlerden daha fazla belirleyici rol oynuyor. Bununla birlikte hedeflerin başarılması, daha önceki hedeflerin başarıyla tamamlanmasından gelen olumlu duygularla doğrudan bağlantılı.Bu yüzden hedeflerinizi belirlerken kendinize güven duyduğunuz küçük hedeflerle başlayıp, zaman geçtikçe güveni arttırarak hedefi geliştirmek. (Örneğin ilk günden 10.000 adım yürümek yerine, günde 2000 adımla başlamak)
(*)Cem Yılmaz / Gora
(**)
https://www.statista.com/chart/12386/the-most-common-new-years-resolutions-for-2018/
(***)İngiltere kökenli, online anket yoluyla araştırma yapan şirket