felsefe taşı

Şaman’ın âlemler arası yolculuğu – Axis Mundi

Şaman’ın âlemler arası yolculuğu – Axis Mundi
Ocak 25
10:00 2019

Şaman’ın Axis Mundi yolculuğu

İlksel dinlerdeki birçok mit ve ritleri genel bir tablo halinde kuş bakışı görmeye çalışırsak, hepsinde ortak bir hakim fikir dikkatimize çarpar: Yerle Gök arasında ulaşım ve iletişim herhangi bir fiziksel yol (gök kuşağı, köprü, merdiven, sarmaşık, ip, “ok zinciri”, ağaç, dağ, vb.) kullanılarak gerçekleştirilebilir. Söz konusu yer-gök bağlantısının bütün bu simgesel temsilcileri aslında Evren Ağacının ya da Axis Mundi ‘nin varyantlarından başka bir şey değildir. Kozmik Ağaç miti ve simgesi Yeraltı, Yeryüzü ve Gökyüzünün birbirine bağlandığı bir nokta, bir “Dünyanın Merkezi” fikrini de içerir.

Aynı şekilde bu “merkez” simgeselliği, şamancıl ideoloji ve tekniklerde birinci dereceden bir rol oynamakla birlikte, şamanizmden çok daha yaygın ve “yaşça” ondan eskidir. “Dünyanın Merkezi – axis mundi” simgeselliği aynı zamanda, Gökle Yer ve tanrılarla insanlar arasındaki iletişimin mümkün olmaktan da öte; kolay ve herkesin gücü dahilinde olduğu bir “ilk çağ” mitiyle de uyum ve bağlantı halindedir. Saydığımız mitler genellikle bu ilk illud tempus’a (“o zaman”, “tanrısal zaman”, “yaratılış zamanı”) gönderme yaparlar; fakat aralarından bazıları bu iletişimin kesilmesinden sonra bir kahraman, hükümdar ya da büyücü tarafından gerçekleştirilmiş bir göğe çıkıştan da söz eder. Başka deyişle, kimi seçilmiş veya ayrıcalıklı insanlar için Zaman’ın başlangıcına kadar geriye giderek “düşüş “ten, yani Gökle Yer arasındaki iletişimin kesilmesinden önceki mitsel ve cennetlik anı tekrar yaşamanın mümkün olduğu fikrini de içerir.

Şamanlar dönem dönem bazı kurban törenleri düzenlerler. Ayrıca bir şamanın ruhlara sunulmak üzere yılda bir kez yapılan kurban töreni bütün kabile için büyük bir dinsel olaydır.

Şamanik tören bir hayvanın (genellikle bir ren geyiği) kurban edilmesiyle başlar. Sergilenen nesneler kurbanın kanına bulanır; et daha sonra pişirilip yenecektir. Wigwam ‘ın (çadırın, yurtun) içine uçları duman deliğinden dışarı çıkan uzun kazıklar çakılır. Bunlar uzun bir iple dışarıda yüksekçe bir yüzeyin üzerinde sergilenen eşyaya bağlanır; bu “ruhların yolu”dur. Şamancıl bir gök yolculuğu söz konusudur. Uçları duman deliğinden dışarı çıkarı direkler, kurbanların en yüksek göğe götürülmesi sırasında kullanılan Axis mundi ‘yi (“dünyanın ekseni/evren ağacı/kozmik direk”) simgelerler.

Bütün bu hazırlıklardan sonra törene katılacaklar çadırın içinde toplanırlar. Şaman davul çalıp hırlamaya, sıçrayarak dans etmeye başlar. Gittikçe daha yükseğe sıçrar. Yardımcıları herkesle birlikte koro halinde yırın nakaratını tekrarlar. Şaman bir an durur, bir kadeh votka içer, birkaç çubuk tüttürür, sonra dansına devam eder. Yavaş yavaş ısınır, dalınca geçer, sonunda esrime halinde cansız gibi yere yıkılır. Hemen kendine gelemezse üç kez kanla sulanır. O zaman kalkar ve tiz bir sesle konuşmaya başlar; iki üç kişinin sorularına yanıt verir. Şamanın bedeninde şimdi bir ruh veya cin vardır; şaman yerine soruları yanıtlayan da odur, zira şamanın kendisi Yeraltı dünyasındadır.

Döndüğünde herkes ölüler diyarından geri gelişini sevinç çığlıklarıyla karşılar ve selamlar.

………… Brahmancıl inanışta da kutsal direk; Evren Ağacını temsil eder ve dolayısıyla “Dünyanın Merkezinde” sayılır. Ritüelik törenler de tanrılar âlemine varan bir göğe çıkışı simgeselliğini içeriyor. Nitekim “Kurbanın bir tek sağlam dayanağı, bir tek barınağı vardır: gökler alemi” (Çatapatha Brdhmana, VIII, 7, 4, 6). “Kurban sağlam bir taşıyıcı balıktır” (Aitareya Brahmana, III, 2, 29); “Kurban, bir bütün olarak, göğe götüren gemidir”. Ritüelin mekanizması bir dürohana yani “zor çıkış”tır, zira Evren Ağacına tırmanmayı gerektirir.

Gerçekten de, kurban direği (yüpa), Evren Ağacıyla özdeşleşen bir ağaçtan yapılır. Rahip yanına bir oduncu alarak bunu ormandan kendisi seçer (Çatapatha Br. III, 6, 4:, 13 : ete.). Ağaç kesilirken rahip ona şöyle seslenir : “Doruğunla göğü yırtma, gövdenle havayı yaralama!..”. Kurban direği bir tür evren direği olmuştur. Rig Veda (III, 8, 3) ona şöyle seslenir : “Yerin doruğunda yüksel, ey vanaspati (ormanın Efendisi)!”

Kurban sunucu, tek başına ya da eşiyle birlikte, bu kozmik direğe tırmanarak göğe çıkar. Direğe bir merdiven dayayıp eşine seslenir : “Hadi gel, Göğe çıkalım.” Kadın yanıt verir: “Olur, çıkalım”. Bu ritüel konuşma üç kez tekrarlanır (Çatapatha Br. V, 2, 1, 10 ; vb.). Tepeye varınca kurban sunucu direğin başına dokunur ve kollarını (bir kuşun kanatları gibi!) iki yana açarak haykırır : “Göğe, tanrılara eriştim! Ölümsüzleştim !”

(Taittiriya Samhita, I, 7, 9, 2; vb. ). “Hiç kuşkusuz, kurban sunan, göksel âleme ulaşmak için kendine bir merdiven, bir köprü yapmış olur” (ibid. vı, 6, 4, 2; vb.).

Kurban direği bir Axis Mundi’dir; arkaik kavimlerin sunularını Göğe göndermekte kullandıkları çadırlarının duman deliği ya da orta direği gibi, Veda’ların yupâ’sı da bir “kurban taşıma aracı”dır (Rig Veda, Ill, 8, 3). Ona şöyle dua ediliyordu: “Ey Ağaç, bırak kurban göğe gitsin!”, ” Ey Ağaç, kurban tanrılara doğru yönelsin!”.

………… Rudolf Rahmann, zengin belgelere dayalı karşılaştırmalı incelemesinde (Shamanistic and Related Phenomena in Northern and Middle lndia) şu fikirleri ileri sürüyor: “Şamanlık; esas itibariyle bir koruyucu ruhla sürdürülen belli ve özel bir ilişkiden ibarettir. Bu ilişki şu şekilde kendini gösterir: Ya söz konusu ruh şamanı ele geçirir ki o zaman şaman onun medyumu olur. Ya da şamanın içine girip onu belli bir bilgi veya bazı üstün güçlerle, her şeyden önce de başka ruhlara egemen olma gücüyle, donatır” (Rahmann, sh. 751).

Bu tanım orta ve kuzey Hindistan Şamanizm’inin özgül niteliklerini gayet güzel özetliyorsa da, başka bazı Şamanizm biçimlerine (örneğin orta ve kuzey Asya Şamanizmlerine) aynı rahatlıkla uygulanabilir gözükmüyor. “Çıkış” motifine ilişkin ögeler (merdiven, direk, şaman ağacı, axis mundi, vb .. ) -ki bunların üzerinde, gördüğümüz gibi, yazar da durmamazlık etmiyor- Şamanizm’in daha açık-seçik ve belirtici bir tanımını gerekli kılıyor. Yazar tarihsel olarak “Hindistan’da Saktizm’in gelişinden önce mutlaka şamanlık olgularının görülmüş olduğu ve Munda halklarının da bunlardan etkilenmiş olduğu” sonucuna varıyor (Rahmann, sh. 753).

………… Hint fakirlerinin ip numarası; şamanın göğe yükselişinin göz alıcı bir varyantından başka bir şey değildir. Şamanın çıkışı her zaman simgesel kalır, zira şamanın vücudu ortadan kaybolmaz ve yolculuk “ruhta”, daha doğrusu “ruhen” yapılır. Fakat ip simgesi de, merdiven simgesi gibi, Gök’le Yer arasında bir iletişimi zorunlu olarak var sayar. İpin veya merdivenin (ama bu bir sarmaşık, bir köprü, bir “ok zinciri” de olabilir) aracılığıyla tanrılar Yere iner, insanlar da Göğe çıkar. Bu, Hindistan’da olduğu gibi Tibet’te de rastladığımız arkaik ve çok yaygın bir gelenektir.

BUDA, “insanların yollarını çiğnemek” niyetiyle, Trayastrimça-Gök’ten bir merdivenle iner; merdivenin üst başından, yukarda bütün Brahmaloka’lar, aşağıda da Yeraltı âleminin derinlikleri gözükür (A. Coomaraswamy) . Zira bu merdiven Evrenin Göbeği ‘ne dikilmiş gerçek bir Axis mundi (Dünyanın ekseni) dir. Bharhut ve Sanci kabartmalarında ve Budist Tibet resimlerinde de görülen bu mucizevi merdiven insanların Göğe çıkmalarına da yarar (Giuseppe Tucci).

Tibet’te ipin ritüel ve mitolojik işlevi, özellikle Budizm öncesi geleneklerde, daha iyi belirir ve gözlemlenir. Tibet’in ilk kıralı Gna-k’ri-bstan-po’nun Gökten rmu-t’ ag denilen bir iple indiğine inanılırdı. Bu mitsel ip bütün Kral mezarlarının üzerinde de gösterilmiştir ki, bu, hükümdarların ölümden sonra Göğe çıktıklarına işarettir. Zaten Gökle Yer arasında iletişim ve gidip gelme krallar için hiç kesilmemişti ve Tibetliler eski kralların ölmeyip Göğe çıktıklarına inanırlardı. Bu tasarım belleklerdeki bir “yitirilmiş cennet” anısını da ele veriyor.

………… Tibet Ölüler Kitabı ‘ndakilere çok yakın bazı tasarımlara, Tibeto-Birman ailesine mensup ve miladi devrin başlarından beri Çinin güney doğusunda, özellikle Yün-nan eyaletinde yaşayan bir halk olan Mo-so veya Na-khi’lerde de rastlanır. Bu konuda en yeni ve en bilgili otorite olan Rock’a göre, Na-khi’lerin dini katıksız Bon şamanizminden ibarettir.

Na-khi’ler Orta Asya çoban topluluklarına özgü inanışların özünü korumuşlardır: Göğe tapma, üç kozmik bölge tasarımı (gök, yer, yer-altı) Evrenin Ortasına dikilmiş olup binlerce dalıyla onu ayakta tutan Evren Ağacı (Kozmik Ağaç) … Tibetliler’de olduğu gibi, Yeraltı, Yeryüzü ve Gökyüzü arasındaki iletişim bu dikey eksen Axis Mundi, yoluyla sağlanır.

Mircea Eliade / “Şamanizm” kitabı

2.767 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Hayatı UnutmakHayatı Unutmak Anadolu’da buğdayın yerini çimentonun; tutku dolu gelecek hayallerinin yerini de ‘hemen – şimdi’ nin aldığı günlerde, deprem sonrası yeniden yapılanmayı konuşuyoruz. Akla ilk gelen […]
  • Yeni Seksi MIT ProfesörüYeni Seksi MIT Profesörü MIT Üniversitesi'nden Neri Oxman, Fast Company tarafından en yaratıcı 100 içinde gösterilen, ekoloji ile mimariyi birleştiren hoş bir kadın. Bir kaç yıl önce yaptığı TED konuşması da ilgi […]
  • KahramanKahraman kahraman ihtiyacı arttı Bizim gibi mit dünyasının parçası olmaktan kurtulamamış toplumların, 'kahraman' ihtiyacı hiç bitmiyor. Çünkü, benliklerde 'kahraman' arketipi capcanlı. Her […]
  • Güzeldik Biz KüçükkenGüzeldik Biz Küçükken “Hiç kullanılmamış bir çocuk kalbi vardı bende ve kötülük nedir bilmezdim seni tanımadan önce. O zamanlar yazamazdım böyle ama daha temizdim elbette…” Daha çok ve daha coşkuyla […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler