“Bütünün Hayrına!”
Dualarda, niyetlerde filan “bütünün hayrına”, “hayırlısıyla” filan var ya, bana çok komik geliyor.
Birincisi, olan da, olacak olan da zaten olmuştur. Bugün olanlar takriben 3 ay önceden belli olduğu gibi, 3 ay sonra ne olacağına da “bütün” olarak bugünlerde karar verdik.
Genellikle uykuda, ama hep ruhsal düzeyde, kollektif, ve gücümüz neyse o kadarını eklediğimiz kümülatif kararlar alıyoruz, ve bunlar sonra gerçekleşiyor.
İkincisi, bütün, dünya ve insanlık 3 farklı şey. Bütün sonsuz, ve onun bir hayrı asla yok, orada sistem sürekli ve sonsuz bir akışta. Dünya ise canlılığımızı besleyen gezegenimiz, ve onun sağlığı hepimizin hayrına.
Ama insanlığın hayrına olacaklar konusu biraz karışık. İnsanlığın yok olması bütün ya da dünyanın hayrına olabilir mesela. Ya da insanlığın hayrını, takip ettiği inanç ya da siyasanın hâkim olmasına bağlayanlar olabilir. Hatta, benim gibi saf idealistler, bütün insanlar ve insanlık için mutluluk yuvası inşa ettiklerini umabilirler, ama buradaki mutluluk normu da tartışmaya çok açık. Özellikle “en yüksek hayır nedir, buna kim karar veriyor ya da verebilir, kimin böyle bir yetkisi var?”, bunlar sistemi anlamak için önemli sorular.
Özetle, bütün için hayırlı olan yok, o nötr, dünya için var, sağlığını korumak lazım, insanlık için neyin hayırlı olduğu rölatif.
Üçüncüsü, ki birinci argümanla bağlı, ne ki oluyor, hayırlıdır. Çünkü olmakta olanlar, ruhun bireysel ve ruhların kitlesel özgür iradeleriyle seçtiği tekâmül aşamalarıdır. Seçimdir, ve süreç ne kadar sıkıntılı ya da neşeli olursa olsun, aslolan deneyim sonrası sonuçtan alınan derslerdir.
Dördüncüsü, bireysel hayrınız, ikili ilişkilerdeki hayır, küçük sosyal çevrelerin hayrı, mikro ya da makro ölçekte çok farklı olabilir. Neden dua, niyaz, veya niyetleriniz bütünün makro düzeydeki hayrına olsun ki?
Bütünün hayrı eğer öyleyse, bunun için neden kaza geçireyim, hasta olayım, acı çekeyim, hatta neden öleyim? Bütünün hayrı öyleyse, neden o aşkı yaşamayayım, bolluk ve bereket içinde keyifli yaşamayayım, ya da neden yalnız kalayım?
Özellikle dua ederken, niyet ederken, bana ne o bütünden? O bütünün kararları içinde zaten varım, ve görevim kendi çıkarıma olan, bireysel hatta bencil isteklerimin gerçekleşmesini dilemek.
Beşincisi, bütün benden, bütünün ortak seçimlerine tam uyan, etkisiz ve pasif bir paydaş olmamı değil, kendi isteklerimi bütünün seçimlerinde en güçlü şekilde ifade eden etkin bir eleman olmamı istiyor.
Suda yüzen ya da havada süzülen anlamsız bir yaprak değil, suda yüzerken ya da havada uçarken, büyüyeceği en verimli alanı gözleyen ve kollayan aktif bir tohum olmamı istiyor. Ve benim tohumumu ekeceğim yer bana ait.
“Bütünün (en yüksek) hayrı” zaten var ve oluyor. Olan ve olacak olan, zaten en yüksek hayrımıza olmasını bireysel ya da kitlesel olarak daha önceden seçtiğimiz senaryolar.
Yani, zaten ortak kümülatif iradede oyunuzu kullandınız. Dua, niyet ve niyazlarınızı kendiniz için yapın. Neşe, keyif, huzur, bolluk ve sağlık dileyin. Bencilce dileyin. İstekleriniz gerçekleşmezse, evet, bu bütünün iradesidir, saygı duyun. Ama kendi istediklerinizden de asla vazgeçmeyin.
Bütünün bizden beklediği bu. Bütün için hayırlı olması çok da önemli değil, her şey benim için evetli olsun.
Kendi özgün ve özgür iradelerimizi birleştirme sorumluluğunda buluşalım.