Anladık vatan cennet ama niye her yer zebani dolu?
Civciv çıkartma oyununu duydun mu?
Duymadın mı..?
Kazığa oturtma, bağırsak şişirme, ateşte yürütme … şimdi de civciv çıkartma.
Anadolu halk eğlencelerinden.
Video görüntülerini paylaşmıyorum.
Merak eden, Hürriyet gazetesinin 23 Ağustos tarihli haberinden bakar.
Olay 18 Ağustos akşamı,
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesine bağlı … köyünde yaşanmış.
Ne yaşanmış?
Civciv çıkartma.
Geleneksek oyun.
Köyde yapılan düğün, kına ve bayramlarda düzenlenen oyunmuş.
18 Ağustos akşamı hem oynamışlar, hem eğlenmişler, hem de görüntüleri kaydetmişler.
Halkımız geleneğini kayıt altına alıyor ki, gelecek kuşaklara rahat aktarabilsin.
Tamam, tamam… Konuya girelim, bakalım haber ne diyor… “Bir odanın ortasına geniş bir çarşaf geriliyor. Ayakta duran 3-4 kişi gerilen çarşafı tutuyor. Çarşafın altına ise yaşları 7 ile 12 arasında değişen 3-4 çocuk giriyor. Bu çocuklarla birlikte 18 yaşın üstünde birkaç kişi de çarşafın altına giriyor. Çevredekilerin gülüşmeleri eşliğinde, çarşafın altındaki çocukların giysileri tek tek çıkarılıyor. Kayda göre, çocukların bazıları çığlık atarken, bazıları çarşafın altından kurtulmaya çalışıyor. Çarşafın altından çıkan çocuklardan ikisinin iç çamaşırlarının da çıkarılmış olduğu görülüyor…”.
Kayıtlar ortaya çıkınca, çocukların aileleri şikayetçi olmuş. (Aileler bunu zaten biliyor olmalılar, acaba oyun içinde aileden kimse var mıydı?)
Muhtar bu duruma pek şaşmış.
Hangi duruma?
Bu oyuna tepki gösterilmesine tabii…!
Şaşmış da ne demiş?
“Bizim köyde yarım asırdır bu oyun oynanır. Gülme, eğlenme amaçlı yapılır” demiş.
Yarım asır az muhtar.
Gülme ve eğlenmenin tarihi çok derin. Oyunlarımız, eğlencelerimiz, kutsiyete dair ritüellerimiz…
Şiddet ve şehvet dört bir yanımız.
Belli ki muhtar anlamamış gösterilen tepkiyi.
Bunu anlamamız lazım, “anlaşılmıyor”.
Düğünde tabanca… gelenek.
Çocuk evliliği… gelenek.
Taciz, tecavüz… gelenek.
Pompa ile şişirme… gelenek.
Dayak… Bak o cennetten çıkma.
Kadın… O da emanet.
Linç… O adalet
Olan biten… münferit.
…
Tamam, anladık vatan cennet.
Ama niye her yer zebani dolu?
Niye her yer alev alev..?
Niye çığlık çığlık bağırıyor insanlar?
Niye kötülüğün sıradanlığına teslim olundu?
Niye kendimizi görmüyoruz?
Niye yalan ve riya çukurunu mesken eyledik?
Söylesene niye… ?
Niye, bina yapınca “okul” yaptık sanıyoruz, o binaya gidip – gelince de okumuş oluyoruz..?
Niye, gündelik hayatımızı o hiç bitmeyen güvenlik kaygıları belirliyor?
Niye, geleceğimizi geçmişin karanlığından çekip çıkarttıklarımızla kurmayı marifet biliyoruz?
Mesela, niye yalan söylerken utanmıyoruz da etimiz görününce utanıyoruz?
Niye, anlamaya çalışan değil de, hep anlatan olmak istiyoruz?
Niye, hep biz biliyoruz, hep öğreteniz, hep belleteniz?
Niye çocukluktan itibaren sürekli bağırıyoruz.
Sen biliyor musun, niye oyunun adı civciv çıkartma?