felsefe taşı

Tangocu Sadık

Tangocu Sadık
Eylül 26
09:58 2019

Bizim bir Sadık abi vardı, Allah rahmet eyleye… Mahalleli onu “tangocu Sadık” diye bilirdi ama aslında o vals çalardı.

Aslında vals da çalamaz ya, neyse bakın anlatayım hikayesini.

Zamanında eskicide bir kocaman hurda akordeon bulmuş, içi çok çekmiş, borç harç almış aleti Sadık abi.
“Ula oooolum sen müzikten ne anlan laa… La rezil laa, la sen bundan ses bile çıgartaman laa… ” anırtıları ile sürekli “la” akoru veren güruh karşısında ortadan kaybolan Sadık abi bir gün ansızın akardeon ile çarşının ortasında peydahlanmış ki, şaş da kal ey dünyalı Tuna Dalgaları şakır şakır şakır…
Laaaa, la la laaaaa…. La la laa…
Niye la la la…?
Çünkü, başlarken la akoru ile başlamış Sadık abi. Ta akoru ile başlasa taaaa, ta ta taaaaa… Ta ta taa

Neyse, konunun teknik kısımları ile ortamı germeyelim, Sadık abi müziğe bedeni de uydurunca, kaldırımda o köhne akordion ile vals yapa yapa gider oldu.
Görmen lazım ama… Ayakkabının üstüne büklüm büklüm inivermiş bol pantalonu, yırtık ceketi ve uzun beyaz saçları ile kuğu gibiydi.
Laaaa, la la laaaaa…. La la laa…
Nasıl da güzel, nasıl da kıvrak hareketler…
Her gün öğlenden sonra dört gibi çıkar, iki saat tur atar, dönerdi.
Laaaa, la la laaaaa…. La la laa…

Kış geçer, yaz geçer, yıllar geçer… ne Sadık abi bıkar ne de mahalleli… Hep o la akoru.
Laaaa, la la laaaaa…. La la laa…
Bir Allahın kulu da demezdi ki, “la Sadık la, la oooolum sen başka şarkı bilmiyon mu la..?”.
Herkes şaşılası bir zevkle dinlerdi, için için de dans ederdik.
Ederdik ya, için için… Onu beklerdi herkes, uzaktan görününce başlardık kıvırmaya içimizden
Laaaa, la la laaaaa…. La la laa…

Bir gün felç geçirdi ve Bursa’daki oğlunun yanına taşındı.
Son günlerinden birinde ziyaretine gitmiştim, işte o gün söylemişti bana.
“Biliyor musun, ben o akerdeonu hiç bir zaman çalmadım.”
Ama Sadık abi, biz yıllar boyu seni dinledik…?
“O ben değildim, çalmayı çok istedim, aleti alınca o kadar dalga geçtiler ki, utancımdan çıkamadım dışarı, eee çalmaya kalksam o da olacak iş değil, aletin içini boşaltıp pilli bir teyip koydum, kaseti sokaklarda çala çala geziyordum”.
Ama biz hiç anlamadık be abi…!
“Oooolum siz daha neler anlamadınız la.. bir süre sonra teyip bozuldu, ben sanki teyip varmış gibi, akordeon elimde, sokaklarda dans ede ede dolaştım, hepiniz dinlediniz o müziği… ”
Yapma abi, nasıl anlamadık ki..?
“La oooolum laaa, alışmıştınız laaaa” dedi, gevrek gevrek gülerek.

1.571 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Düşüş…Düşüş… Dün bizim Selim geldi, dertli. Kahramanını kaybetmiş. "Düşmüştür" dedim, ağlamaya başladı. Baktım sidiklinin boyu 10 santim kısaldı. La havle. "Ulan oğlum, o kahraman zaten 'düş […]
  • Kedersizliğin Derinlerinde!Kedersizliğin Derinlerinde! Istanbul'a gideceğim, Ankara Esenboğa Havaalanında uçuş tarifelerini gösteren ekranda biniş kapıma bakıyorum. İki temiz yüzlü (sakalsız yani) ve kedersiz delikanlı yaklaştı, Antep uçağına […]
  • Dün bir rüya gördüm!Dün bir rüya gördüm! Dün bir rüya gördüm, öyle böyle değil. Anlatmazsam çatlar mıyım? Hem de nasıl...! Devlet Opera Balesi'nde yönetici olan bir dostumun "trompetçi gelmedi, çok sıkıştık sen çık onun […]
  • Ne bilecen abey?Ne bilecen abey? Ne bilecen abey? Konulu mahsun eser. Geçenlerde Ankara'da yıllardır görmediğimiz dostlarımızla buluştuk. Hasret, hasret, hasret... Özlemişiz tabii ama merak da var işin içinde, bunca […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler