21. yüzyıl ve biz Türkler…
“Türk, asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir.” Pierre Loti
Beş asır öncesiyle avunup kendimizi asker millet diye gaza getirmişiz. Hâlbuki birçok Avrupalı ulus kadar savaşmışlığımız yok yakın tarihe şöyle bir baktığımızda. Uzun yıllar barış ve hoşgörü hakim olmuş ama sert görünmekten hoşlanmışız. Bu militer dolduruş dünyada Ermenileri, Kürtleri kıran, Kıbrısı işgal eden barbar Türk algısını yerleştirmeye katkıda bulunmuş. Haklı olarak bozulmuşuz ve benim benden başka dostum yok diyerek içimize kapanmışız.
Uluslararası platformda yaratılan bu olumsuz algıya hiç kreatif iletişimçözümleri aramayıp bu dışlanmışlığı siyasete çeken politikacıları destekleyip bunu besleyen komplolarada hoşgörü göstermişiz. Memleketin aydınları yine “iletişimin gücü” ne kanıp batılı film senaryolarına inanıp kendi halkını göz ardı etmeye devam etmiş.
Bizler büyük bir tarihin mirascısı, dünyanın en büyük kültürlerinden birisini yaratmış, bu dünya da başarılı olmak için yeterli beceri ve çalışkanlığa sahip, iyi niyetli, sıcak, yardımsever, insancıl bir toplumuz. Gündelik yaşamda bizi modernleşme yolunda karamsarlığa iten sorunların çoğu köylülüğümüzden. Osmanlı da son dönemlerde şehirli olan gayrimüslümler mübadeleyle ayrılınca köylü bir toplum kalmış. İşte tam bu noktada Atatürk baştan aşağı hızlı bir şehirleşme ve devlet çıkışlı sanayileşme hamlesini başlatmıştır. Daha sonra Demokrat Parti bu hamleyi geliştırmeye öncelik versede dünya ya göre geç başlayan bu süreç haliyle istenilen tam neticeyi verememiştir.
Tüm bunlara rağmen 96 yıllık cumhuriyetin tümüne bakıldığında başarılı bir projedir. 1950 ile başlayan çok partili dönemde köyden şehre rey göçü kentleribüyük köylere dönüştürmüştür. Aslında bu göçler dünyada hep görülür ancak makul birhızda olursa bu göçler hazmedilebilir. Ne yazık ki bizde bu süreç hızlı yaşandığından kent kendi değerlerini koruyamamaktadır, işte hassas olan noktada burada. Son dönem Suriyeliler sorunu ise gelecekte büyük bir mülteci problemi olarak taze bir şekilde masada durmakta… Hep yazmışımdır yine bunların devamı gibi olan bu yazım toplumda sosyal sorumluluk ve sivil toplum kuruluşlarıyla yapılacak iletişim çalışmalarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Yeni yılın esenlik ve bereket getirmesi dileğiyle…