İsis’in büyüsü ve Güneş Tanrısının “Gizli ismi”
Bu mitte vurgulanmak istenen, hem İsis’in büyü güçlerinin kudreti, hem de sahip olduğu çok özel bir yetenektir. Bu yetenek onun ‘zehri etkisiz hale getiren’ büyülü sözlerinde saklıdır. British Museum’da bulunan Chester Beatty Papirüsü (no. 10691) daha bölük pörçük bir anlatı içermekle birlikte, bu kudretin kaynağı XIX. Hanedanlık zamanına dayanan (MÖ 1.200 dolayları) Turin Müzesindeki Papirüs 1993’e dayanır.
İsis’in karakterinden, daha mitin başlangıcından itibaren sürekli övgüyle bahsedilir: “İsis oldukça çalışkan bir kadındı… çoğu tanrıdan daha zekiydi… gökteki ve yerdeki hiçbir şeyi unutmazdı”. Ve onun rolü aşkın Güneş Tanrısının gizli ismini keşfetmekti. Eğer başarılı olursa Güneş Tanrısı, İsis ve oğlu Horus’u tanrılar hiyerarşisinde kendinden sonraki rütbeye çıkaracaktı.
İsis’in planı, Güneş Tanrısı’nı kendi gücüyle yaralamaktı. Güneş Tanrısı, her gün gökyüzünde ‘Milyonların Botu’nda (ör. Milyonlarca Yıl) Doğu ufkundan Batı ufkuna olan seyahatini gerçekleştiriyordu. Bu mitte, Güneş Tanrısının bir seferinde ağzını açtığı (muhtemelen uyumak üzereyken) ve bu sırada yeryüzüne salyalarının döküldüğünden bahsedilmektedir. Bu, İsis’in beklediği fırsattır. İsis, Güneş Tanrısının salyalarını toprakla karıştırır ve büyü yaparak zehirli bir yılan yaratır. Güneş Tanrısının yolculuğunda takip ettiği yolu bilmektedir Ve onun Mısır’a geldiği zaman sarayından çıkıp gezintiye çıktığı güzergaha yılanı bırakır.
Planlandığı gibi yılan Güneş Tanrısını sokar ve zehrini içine akıtır. Bunun üzerine Güneş Tanrısı haykırır Ve ona bağlı tanrılar sorunun ne olduğunu anlamak için gelirler. Güneş Tanrısı kendi salyasından yapılan zehir vücuduna yayıldıkça titremeye başlar: “Siz, benden türeyen Tanrılar… ıstırap verici bir şey bana saldırdı ve onun ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Onu gözlerimle görmedim. Onu kendi ellerimle yaratmadım… böylesine bir ıstıraba daha önce hiç rastlamadığını Güneş Tanrısı büyü güçleri ve bilgelikleriyle kendisini iyi edeceklerini umut ederken diğer tanrıların tek yaptığı onun gücünü, yaşam enerjisini kaybetmesine üzülmektir. Tam da bu sırada İsis’in sevecen bir tavırla gelmesiyle Güneş Tanrısı umutlanır ve bu talihsizliği İsis’e bağlar. Üşümekte ve aynı zamanda ateşler içinde yanmakta, terlemekte, titremekte ve arada bir görme yetisini yitirmektedir.
İsis hemen teklifini sunar; Güneş Tanrısı’nın gizli ismini öğrenmeye karşılık onu iyileştirebilecektir. Güneş Tanrısının gizli isminin açığa çıkması, ona prestij kaybettirecek ve bir başkası tarafından gizli doğası ile öz kimliğinin bilinmesi onu tehlikeye atacaktır. Bunun üzerine Güneş Tanrısı kaçamak bir yanıt vererek sahip olduğu diğer adları gelişigüzel saymaya başlar:
Göğün ve yerin yaratıcısı
Dağlara şekil Veren
‘Büyük Tufan’ için suyu yaratan (kadim inek tanrıça)
İnekle çiftleşsin diye boğayı yaratan
Nil taşkınlarını düzenleyen
Sabahın Khepr’si
Öğle vaktinin Ra’sı
Akşam vaktinin Atum’u
İsis, bu adların gizli adı içermediğini belirtir ve zehrin etkisini yoğunlaştıracağım ima eder. Güneş Tanrısı sonunda çektiği işkenceye dayanamaz ve İsis’e boyun eğer.
Ama İsis’e, oğlu Horus’un bu ismi başka kimseye söylemeyeceği konusunda yemin etmesini ister. Tabii Horus yeryüzündeki tezahürü olan Mısır firavunu ile bu önemli bilgiyi paylaşabileceği için bu istek bir anlam ifade etmemektedir.
Maalesef papirüste gizli addan söz edilmez. Ama İsis’in Güneş Tanrısını iyileştirmek için uyguladığı formüle yer verilmiştir. Bu formüle göre ‘akrep otu’ ve bira ya da şarapla oluşturulan karışımdan bir yudum almak, zehirli bir hayvan tarafından sokulan kişiyi iyileştirir.
Mısır Mitleri