Blokzinciri: Yeni Internet!
Blokzinciri mimarisi ikinci internet devrimi olabilir. “Güven”in gerekli olmadığı bir internet düşleyin!
Internetle ilgili herkesi ilgilendiren en önemli problemlerin başında belki de güvenlik gelmekte. Bu daha ziyade internetin teknolojik mimarisi ile ilgili. Internetin mimarisinde temel motivasyon verilerin bir noktadan diğerine iletilebilmesidir. Kesinlikle o nedenle olduğu söylenmese de internetin doğumuna neden olan temel tetikleyici unsurun 1950lerde başlayan uzay macerası olduğu düşünülmekte.
1957’de Ruslar uzaya insanız ilk hava aracını (Sputnik) gönderdiklerinde bunun karşı kıyıdaki değerlendirmesi sadece oniki sene içinde aya insan indirmekle sınırlı değildi. ABD konuyu uzay-savaş bağlamında ele aldı ve şu soruyu irdelemeye başladı: “Bir (nükleer) savaş çıksa devlet kurumları arasındaki iletişim kesintisiz olarak nasıl sürdürülebilir?”
Bugünün internet mimarisinde veri (bitler) kapıyı kapalı bulduğunda o nedenle bacadan, o olmazsa pencereden, ama illa ki açık bir delik bulup oradan ulaşması gereken yere ulaşabiliyor. O nedenle internet mimarisinin temel motivasyonunda güvenlik gibi, kimlik doğrulama gibi, içerik doğrulama gibi olgular ikincil düzeyde ele alınıyor.
İkincil düzeydeki ana olgular itibariyle internet bugün “kontrol altında tutulan” bir yer haline getirilmiştir. Evet bitlerin gönderilmesinde sınırsız bir özgürlük var ama bunları kim gönderdi, nereden gönderdi gibi sorular gündeme geldiğinde, ortaya güvenilir bir üçüncü partinin çıkması gerekiyor. Bu bir eposta adresi, blog sitesi olabileceği gibi sosyal medya sitesi de olabilir.
Blokzinciri mimarisinin neden devrimsel bir nitelik taşıdığı bununla ilgili. Internetin veri iletimine getirdiği otonomiyi blokzinciri mimarisi “güven” olgusu çerçevesindeki olgulara getiriyor. O veriyi kimin gönderdiği, ne zaman gönderdiği, içeriğinin ne olduğu gibi hususlar artık güvenilir bir arabulucu olmadan çözüme kavuşturulabilecek. Bunun için gerekli olan tek şey blokzinciri mimarisi üzerinde geliştirilmiş bir uygulama olacak.
Dijital okur-yazarlığı ileri düzeyde olan bireyin karşısına bugün dijital bir içerik çıktığında, ilk tepkisi içeriğin doğruluğunu teyid etme gereği oluyor. Kim göndermiş, nereden göndermiş, ne zaman göndermiş vs. Öte yandan bu tür içerik paylaşımına maruz kalan her on bireyin sekizinin böyle bir sorgulayıcı reflekse, dijital okuryazarlığa sahip olduğundan söz etmek mümkün değil. Onlar daha ziyade kendi fikir veya inançlarına göre karar veriyor!
Blokzinciri mimarisi sayesinde kurulacak etkileşim dijital bireylerin bu anlamda ileri düzeyde, sorgulayıcı bir dijital okuryazarlık becerisine sahip olmasını gerektirmeyecek. Dijital vatandaş bilecek ki blokzinciri uygulamasından geliyorsa o içerik o kişi tarafından oluşturulmuştur. Bu anlamda blokzincirinin dijital dünyanın güvensizlik olgusuyla başa çıkma modeli köktenci, topyekun bir çözümü baz almaktadır: “Güven”e gerek yok! Güvenmeye gerek kalmayınca bu güvenli mi değil mi diye sormak da anlamını yitirecek.
Bugüne dek tam da bu türden bir güvenceyi bireylere devletler sunmuştur. İstisnai durumlar (savaşlar, rejim değişiklikleri, yozlaşmış kamu yönetimleri vs) hariç! Blokzinciri mimarisi devletin sağladığı “güven”in bireylerin biraraya gelmesiyle gereğini yitireceğinin sözünü veriyor. Biliyorum çoğu okur dudak bükecektir. Unutmamalı! Otuz sene önce de benzer dudak bükmeler internet için yapılıyordu. “Ne? Herhangi bir acenteye gitmeden uçak bileti satın almak mı? Hadi canım, sende!”