Ev, sessizlik ister
Tutamıyorum zamanı diyen Müslüm Babaya inat
Durdu zaman.
Odadan odaya devriliyoruz.
Bilmem,
Hangi yöne evriliyoruz.
Edip Canseverin dizeleri gibi:
” Gün günden odamın şeklini alıyorum ”
Dağılacak bu bulutlar biliyorum.
Bulutlarla birlikte dağılmamak dileğim.
Ayağa kalktığımda ilk bir iki adım,
Tay tay
Telefon çaldığında
Alo diyen o ilk ses
Bir yabancı.
Geniz kuru.
Odanın içinde devriliyorum
Bilmiyorum hangi yöne evriliyorum.
Oda denilince İlhan Berk anılmazsa o oda eşyasız kalır.
” ‘ODA=ADA
Evin doğası sessizliktir. Odalar, sofalar,
merdivenler, döşemeler sessizlik eğirir.
SESSİZLİK İSTER EV.
Kapı yolları yumağıdır ev. Bu keçi yolları besler
onu. Böyle bir sessizlik, sınırsızlık saçar.
Her şey de bu sessizliği dolu dolu yaşar.
(Evde paylaşılan tek şey de budur.)
Odadır, ev.
Bir ada.
(Kendi halinde)
Bir içe çağrı.
Kapalılığa, yalnızlığa övgü.
Ama biz bir evi görürüz hep.
Oysa ev seyircidir.
Gezinir, yokmuş gibi yaşar.
Açar kapar kapıları
Evde her şey birbiri için vardır.
(Kapalılık bunu gerektirir.)
Oda yalnız kendisi için yaşar.
Her durumda düşe çekilir ev.
Oda hep uyanıktır.
Her şeyi konuşur oda.
Her şeyin de bir anlamı vardır.
(Hiçbir şey anlamdan kurtulamaz.)
İnsan bir adadır.
Oda: Bir dünya”
Evet olduk bir ada
Dört yanı yavaşlıkla çevrili.
Zaten insandan uzaklaşmıştık
Şimdi insanlıktan öteye gidiyoruz.
Şimdi bir köpoğlu olsaydı
Buzu içinde koyu bir cacık
Bir de rakı.
Verirdik hakkını