felsefe taşı

Zerdüşt: İnsan Tanrıya öykünür

Zerdüşt: İnsan Tanrıya öykünür
Mayıs 15
14:09 2020

Ahura Mazda’nın Vahyi: İnsan İyiyi, Kötüyü Seçmekte Özgürdür. Zerdüşt’e yeni dinin vahyi doğrudan doğruya Ahura Mazda’dan gelir. Bunu kabul ederken tanrısının başlangıç davranışına -İyi’nin seçilmesi (krş. Yasna 32:2)- öykünür ve müritlerinden de başka bir şey istemez. Zerdüştçü reformun özü, imitatio dei’dir (tanrıya öykünme). İnsan Ahura Mazda örneğini izlemesi konusunda uyarılır, ama tercihinde özgürdür. Kendisini Tanrı’nın kölesi veya hizmetkârı olarak hissetmez (Varuna’ya, Yahve’ye, Allah’a inananların kendilerini gördüklerinin aksine).

Ahura Mazda, Gatha’larda ilk sırayı işgal eder. O iyi ve kutsaldır (spenta). Dünyayı düşünce yoluyla yaratmıştır (Yasna 3 1 :7, 1 1); bu da creatio ex nihilo’ya (hiçlikten yaratma) denktir. Zerdüşt, “düşünce yoluyla” Ahura Mazda’yı “birinci ve sonuncu olarak,” yani başlangıç ve son olarak “kabul ettiğini” açıklar (Yasna 31:8).

Tanrı’ya bir tanrısal varlıklar grubu (Ameşa Spenta’lar) eşlik etmektedir:
Aşa (Adalet), Vohu Manalı (İyi Düşünce), Armaiti (Bağlılık), Khşathra (Krallık, güç), Haurvatat ve Ameretat (Bütünlük [sağlık] ve Ölümsüzlük). (Bu Kendilikler -veya başmelekler- bazı kozmik unsurlarla (ateş, maden, toprak vb) ilişkilidir.)

Zerdüşt, şu Gatha’da da görüldüğü gibi, Ahura Mazda ile birlikte bu Kendiliklere de yakarır ve onları yüceltir: “En güçlü Bilge Tanrı, yaşayanlara refah getiren Bağlılık, Adalet, İyi Düşünce, Krallık, dinleyin beni: Herkesin emeğinin karşılığı verilirken bana acıyın” (Yasna 33: 1 1; ayrıca bkz. devamındaki dörtlükler).

Ahura Mazda birçok Kendiliğin (Aşa, Vohu Manalı, Arınaiti) ve ikiz ruhlardan birinin, Spenta Mainyu’nun (Iyiliksever Ruh) babasıdır. Ama bu durumda, diğer ikizin, Angra Mainyu’nun da (Yıkıcı Ruh) babası olması gerekir. Meşhur bir Gatha’da (Yasna 30), başlangıçta bu iki Ruhtan birinin iyiliği ve hayatı, diğerinin kötülüğü ve ölümü seçtiği açıklanır. “Hayatın başlangıcında Spenta Mainyu, Yıkıcı Ruh’a şöyle der: “Ne düşüncelerimiz, ne öğretilerimiz, ne zihinsel güçlerimiz; ne tercihlerimiz, ne sözlerimiz, ne davranışlarımız; ne bilinçlerimiz, ne ruhlarımız uyuşabilir” (Yasna 45:2). Bu da iki Ruhun farklılığının doğalarından çok tercihlerinden -biri iyi, diğeri kötü- kaynaklandığını gösterir.

Zerdüşt’ün teolojisi terimin kesin anlamında “düalist” değildir, çünkü Ahura Mazda’nın karşısında bir “karşı-tanrı” yoktur; başlangıçta karşıtlık iki Ruh arasında ortaya çıkar. Diğer yandan Ahura Mazda ile İyi, Aziz Ruh arasındaki birlik satır aralarında birçok kez ima edilir (krş. Yasna 43:3; vb). Kısacası İyi ve Kötü, aziz ve yıkıcı şeytan Ahura Mazda’dan çıkarlar, ama Angra Mainyu kendi varlık tarzını ve kötücül vasfını özgürce seçtiği için, Bilge Tanrı, kötülüğün ortaya çıkışının sorumlusu olarak kabul edilemez. Diğer yandan Ahura Mazda her şeyi bildiği için, en başından itibaren Yıkıcı Ruh’un tercihinin ne olacağını biliyordu, ama yine de bunu engellemedi; bu da ya Tanrı’nın her türlü çelişkinin üstünde olduğu ya da kötülüğün varlığının insan özgürlüğünün ön koşulunu oluşturduğu anlamına gelebilir.

Böyle bir teolojinin tarihöncesinin nerede aranması gerektiği bilinmektedir:
İkiye bölünme ve kutuplaşmalar, karşılıklı seçenek ve ikilikler, anti-tez oluşturan metafizik ikili fikirler ve coincidentia oppositorum’lar (zıtların birliği) içeren farklı mitsel-ritüel sistemler. Bu sistemler kozmik ritimlerle birlikte gerçekliğin olumsuz yönlerini, öncelikle de kötülüğün varlığını ortaya koyuyorlardı. Ama Zerdüşt, hatırlanamayacak kadar eski zamanlara ait bu soruna yeni bir dinsel ve ahlaki anlam kazandırır. İran tinselliğine kendine özgü çizgilerini sağlayan daha sonraki sayısız yaratımın tohumlan Gatha’ların birkaç dizesinde bulunur.

İyilik ve kötülük arasındaki başlangıç dönemine ait ayrılık, Ahura Mazda’nın başlattığı ve biri Aşa’yı (Adalet) diğeri Drug’u (Aldatma) seçen İkiz Ruhların da sürdürdüğü bir tercihin sonucudur. Geleneksel İran dininin tanrıları olan daeva’lar Aldatma’yı seçtiğine göre, Zerdüşt kendisine inananlardan onlara tapmamalarını, öncelikle de onlara sığır kurban etmemelerini ister. Mazdeizmde, öküze saygı önemli bir rol oynamaktadır. Bu olgu yerleşik çiftçilerle göçebeler arasındaki çatışmanın bir yansıması olarak yorumlanmıştır. Ama Zerdüşt’ün ileri sürdüğü çatışkı toplumsal düzlemi hem kapsamakta hem de onu aşmaktadır. Reddedilen olgu milli dinsel geleneğin, Ari geleneğin bir bölümüdür. Zerdüşt, “halkımıza dalkavukluk yapmak için öküz parçalan yediren” Vivahvant’ın oğlu Yima’yı günahkarlar sınıfına sokar (Yasna 32:8). Aynca yukarıda da gördüğümüz gibi, peygamber Ahura Mazda’ya, haoma kurban töreni yapanları ne zaman yok edeceğini sorar (48: 10).

Bununla birlikte son araştırmalar gerek haoma ritüelinin gerekse Mithra tapımının Mazdeizm tarafından Gatha’larda bile tamamen mahkûm edilmediğini gösterdi. Üstelik, en azından din adamlarının dışındaki halkın yararına, hayvan kurbanları kesintisiz sürdürüldü. Demek ki Zerdüşt özellikle, sayısız kanlı kurban törenini ve ölçüsüz miktarda haoma içilmesini içeren orji türü ritüellerin aşırılıklarına karşı çıkmıştı. Zerdüşt için kullanılan “sığırtmaç” nitelemesi ise, ileri sürüldüğü gibi her Mazdeist’in sürü hayvanlarını koruma ve onlara iyi bakma ödeviyle ilişkili değildir. Antik Yakındoğu’nun ve Hindistan’ın her yerinde bulgulanan “çoban” ve “sürü” mecazları, reislere ve onların uyruklarına gönderme yapmaktadır. Zerdüşt’ün “sığırtmaç”lığını yaptığı “sürü hayvanı,” İyi Din’i paylaşan insanı ifade etmektedir.

Bu düzeltmeler ve rötuşlar, Mazdeizm’in İran’ın dinsel tarihine yaptığı katkının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Aslında “reform”una fazla önem verilmese de, Zerdüşt’ün çok sayıda geleneksel dinsel inanç ve düşünceyi onlara yeni değerler yükleyerek kabul ettiği biliniyordu. Örneğin Zerdüşt, ölülerin yolculuğu hakkındaki Hint-İran geleneğini yeniden ele alıp, yargının önemi üzerinde durur.

Herkes yeryüzünde yaptığı tercihe göre yargılanacaktır. Doğrular cennete, “Şarkı Evi”ne kabul edilecekler, günahkârlar ise “sonsuza dek Kötülük Evi’nin konukları” olarak kalacaklardır (Yasna 46: 1 1) . Öteki dünyaya giden yol Cinvat Köprüsünden geçer ve doğrularla, kötüler orada seçilip ayrılır. Zerdüşt kendisinin de, Ahura Mazda’ya tapanları götürürken alın yazılarını belirleyecek bu köprüden geçeceğini duyurur: “Onların hepsiyle birlikte ben de Seçicinin Köprüsünden geçeceğim!” (Yasna 46: 10).

Ahiret günü
Zerdüşt dünyanın çok yakın bir zamanda “dönüşeceğini” (fraso-kereti) ummuştur. “Bu varoluşu yenileyecekler biz olalım!” diye haykırır (Yasna 30:9). Birçok yerde kendini saoşyant, “kurtarıcı” olarak gösterir (Yasna 48:8; 46:3; 53:2 vb). Bu kavram daha sonra harika bir mitoloji yaratacaktır. Ateş ve erimiş madenle verileceğini duyurduğu eskatolojik cezaların (ayrıca bkz. Yasna 30:7; 32:7) amacı da, hem kötülerin cezalandırılması hem de varoluşun yenilenmesiydi.
Tarihte birçok kez görüldüğü üzere, yargı günü ve dünyanın yenilenmesi bekleyişinin izdüşümü, farklı bir biçimde hesaplanabileceği düşünülen eskatolojik bir gelecek içine yansıtılır giderek.

Ama Zerdüşt’ün yenilenme düşüncesine kazandırdığı yeni yorumun altını çizmekte yarar var.
Dünyanın yenilenmesine ilişkin farklı mitsel-ritüel senaryoları Yakındoğu’da Hint-İranlılar ve diğer halklar tarafından biliniyordu. Kozmogoni bilgisini yineleyen ritüel, Yeni Yıl münasebetiyle yapılıyordu. Ama Zerdüşt, dünyanın her yıl yenilenmesini hedefleyen bu arkaik senaryoyu reddeder ve bir kez gerçekleşecek kökten ve nihai bir “dönüşüm”ü duyurur.

Üstelik yenilenme artık kozmogoniye ilişkin bir ritüelin yapılmasıyla değil, Ahura Mazda’nın iradesiyle sağlanacaktır. Bu yenilenme her varlığın yargılanmasını içermekte ve kötülerin cezalandırılıp iyilerin ödüllendirilmesine yol açmaktadır. Eğer Gatha’lar Zerdüşt’ün eseriyse -ve bilginlerin neredeyse tamamının görüşü bu yöndedir- peygamberin, dönemsel olarak yenilenen kozmik döngüye ilişkin arkaik ideolojiyi yıkmaya çalıştığı ve Ahura Mazda tarafından karar verilip çok yakın bir zamanda gerçekleştirilecek, geri döndürülemez ahiret’i (eshhaton) ilan ettiği sonucuna varılabilir.

Felsefi niteliği
Zerdüşt dininin tinsel, bir anlamda “felsefi” niteliği çarpıcıdır. Bu nitelik, Yunan antikçağının Zerdüşt imgesine uygundur: Filozof (Aristoksenos’a göre, Pythagoras onun öğrencisiydi), kâhin, erginleme üstadı, Hermesçilik ve simyayla ilişkili eserlerin yazarı.

En önemli Ari tanrılarının Ahura Mazda’nın maiyetini oluşturan Ameşa Spenta’ya (Mutlu Azizler) dönüşümünü ve bu Kendilik’lerden her birinin kozmik bir unsuru (ateş, maden, toprak vb) yönetip, soyut bir değer taşıması (Düzen, İktidar, Dinsel Bağlılık vb) hem yaratıcı bir imgelemi hem de kesin kurallara bağlı bir düşünce yetisini ortaya koymaktadır. Zerdüşt Ahura Mazda’nın yanına Ameşa Spenta’lan katarak, onun bu dünyaya hangi biçimde müdahale ettiğini kesinleştirmeyi başarır ve Tarı’nın “başmelekleri” aracılığıyla kendisine inananlara nasıl yardım ve destek verebildiğini de aydınlatır. Peygamberin Tanrı’sına “bilge” diye seslenmesi, “gerçeğin” önemini yüceltmesi, sürekli “iyi düşünce”yi yardımına çağırması onun çağrısının yeniliğini ortaya koyar: Zerdüşt, “bilgeliğin,” yani “ilim”in, kesin ve yararlı bilginin işlevini ve dinsel değerini öne çıkartmaktadır. Kuşkusuz ” terimin modern anlamında soyut bir bilim değil, dünyanın yapılarını ve onlarla bağıntılı değerler evrenini hem keşfeden hem de kuran “yaratıcı” düşünce söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında, Zerdüşt’ün spekülatif çabaları Vedalar çağının dünya ve insan varoluşu anlayışlarını kökten değiştiren Upanişadlar’da söz edilen bilgelerin meditasyon ve keşiflerine benzetilebilir.

Ama Mazdeist “bilgeligin” erginleyici ve eskatolojik(*) niteliği fark edildiğinde, Upanişadlar’ın rişi’leriyle olan yakınlık daha da ikna edici bir görünüm alır. Kuşkusuz (Vedacılık ve Brahmancılık gibi) şahsi bir din olarak, Mazdeizm batıni bir boyut geliştirilmesine izin veriyordu. Ama bu boyut, yasaklanmamakla birlikte, bütün müminler açısından erişilebilir değildi. Yasna 48:3, “gizli ögretiler”e değinir.

Zerdüşt’ün geleneksel kanlı ve çılgın ritüeller yerine önerdiği tapınım erginleyici ve eskatolojik niteliği ortadadır. Tapım öylesine tinseldir ki, Gatha’larda “kurban” (yasna) terimi “düşünce” terimiyle eşdeğerlidir. Ahura Mazda “İyi Düşünce olarak” yaklaştığında ve “Tapımınla kime seslenmek istiyorsun?” diye sorduğunda, Zerdüşt cevap verdi: “Senin ateşine!” ve ekledi: “Ona saygımı ifade etmek için kurban sunarken, elimden geldiğince Adalet’i düşünmek istiyorum!” (Yasna 43:9). Kurban, teolojik bir meditasyon fırsatı, daha doğrusu “dayanağıdır. Ve rahiplerin daha geç tarihlerde yaptıkları yorumlar ne olursa olsun, ateş sunağının Mazdeizmin dinsel merkezi olması ve öyle kalması anlamlıdır. Zerdüşt’ün anladığı biçimiyle eskatolojik ateş ise, adalet dağıtıcı işlevinin yanı sıra, dünyayı arındırır ve “tinselleştirir”.

Notlar:
* Zlitspram’da, Zerdüşt’ün Amahrspand’lar (Avesta dilinde Ameşa Spenta’lar) tarafından erginlenmesinden (inisiyasyon) söz edilir: Yapılan çeşitli sınavlar arasında, “göğsüne kızgın maden döküldü ve orada soğudu” ve “bedeni bıçaklarla kesildi, kamının içi ortaya çıktı, kanı aktı; ama daha sonra elini oraya sürdü ve yaralan iyileşti” gibi ifadelere rastlanmaktadır. (Zlitspram, 22: 12-13, çev. Mole, a.g.y., s. 334). Bunlar tamamen şamanlara özgü marifetlerdir.

* Eskatoloji (Yunanca “son” sözcüğünden) teoloji (dinbilim) ve felsefenin bir bölümüdür.
İnsanlığın nihai kaderi veya dünya tarihini sonuçlandıran olaylar, daha kaba bir tabirle dünyanın sonu ile ilgilenir. (wiki)

Zerdüşt kimdir:
Zerdüşt (Avesta dilinde: Zarathustra, Farsça: Zartoşt), Zerdüştlük dininin kurucusudur. Bazı akademisyenlere göre gerçek adı Sipitama’dır. Zerdüşt’ün İranlı olduğu bilinse de doğum yeri hakkında ortak bir kanı yoktur. Antik İran’ın doğusunda doğduğuna dair genel bir düşünce hakimdir. Zerdüşt’ün Avesta’da toplanan ve Zerdüştlük ile ilgili günümüze ulaşan tek belge olan kutsal Gatalar ve Yasna Haptanghaiti ilahilerinin yazarı olduğuna inanılır (wiki).

Yaşadığı dönem bilinmemekte ve çok tartışmalıdır. İki tarihsel bakış söz konusudur: Birincisine göre Zerdüşt, geleneksel etnik dinde, yani MÖ II binyılda Hint-İranlılar tarafından paylaşılan dinde reform yapmış, tarihsel bir kişiliktir. İkinci perspektifte, Zerdüşt dini Iran dininin yalnızca bir yönünü, yani merkezinde Ahura Mazda tapımı olan Mazdeizmi temsil eder; bu yöntembilimsel tavrı paylaşan yazarlara göre, Zerdüşt “peygamber”in gerçekleştirdiği bir “reform” söz konusu olmadığı gibi, bu kişiliğin tarihselliği bile tartışmalıdır.

Zerdüşt’ün etkinliğinin MÖ 1000-600 yılları arasında bir tarihe yerleştirilmesi önerilmiştir. “İskender’den önce 258 yılı”ndan söz eden Mazdeist gelenek doğru kabul edilecek olursa, Zerdüşt’ün MÖ 628-55 1 arasında yaşadığı söylenebilir.

Kaynaklar:
– – Mircea Eliade
– – Wikipedia
– – Diğer İnternet kaynakları

1.722 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Çoşku ile kutladığımız günlerimizin yeniden geleceği bu bayram elbette sadece Çocuk Bayramı değil, çocuk bayramı olmasının asıl sebeplerinden biri olarak tarihimizin gurur dolu […]
  • “Arızalı” Seçkin Azınlık ve Kütle“Arızalı” Seçkin Azınlık ve Kütle Toplumu yönlendiren “arızalı” seçkin azınlık ile şimdiki zamanda yaşayan kütlenin arasındaki uçurumu kapatmak “ortak” bir sorun değil. Kütle evin şımarık çocukları; arızalı seçkin ise […]
  • 1 Mayıs’a kuş bakışı1 Mayıs’a kuş bakışı 1 Mayıs’ın Resmi Öyküsü; • Osmanlı Devleti döneminde işçi örgütlenmesinin en gelişmiş olduğu yer Selanik'ti ve 1911 yılında burada tütün, liman ve pamuk işçileri, 1 Mayıs gösterisi […]
  • Ahilik Haftasının ArdındanAhilik Haftasının Ardından (1261 yılında Ahi Evren’in katli, mistisizm ve felsefe üzerine) Bugünümüz, dünümüzün düşünce ve eylemlerinin eseridir. Yarınımız da bugünkü düşünce ve eylemlerimizin sonucu olacaktır. […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler