felsefe taşı

Fil ve Görmeyen Adamlar

Fil ve Görmeyen Adamlar
Şubat 07
15:18 2014

Çıplak gerçek, orada öylece, tüm açıklığı ile de dursa, siz gerekli donanıma sahip değilseniz olanı değil, kendi gerçekliğinizi algılarsınız.

Daha önce bir uçak görmediyseniz gökyüzünde uçan bir uçağın çıkardığı ses aklınızda ancak gök gürültüsü ile benzetebileceğiniz bir imge oluşturabilir. Görüntüsü ise bakış açısına ve görüş mesafesine göre bir kuşu, bir mızrağı, şimşeği çağrıştırabilir belki. Üzerinizden bomba yağdırarak geçtiğinde ise artık bunların hiç bir önemi kalmaz.

İspanyol’ların Maya Uygarlığına yapabildikleri “yok edişin” nedeni biraz da budur. Görüp, hissettiğini anlamamak. Üzerinize silahlarla yaklaşan, içinize zenginlik telaşıyla karışan insanları fark etmemek. Aynen metabolizmaya sızan sinsi bir virüsün fark edilmeden organizmayı yok etmesi gibi.

Söylemek kolay tabi ama bizim başımıza böyle bilmediğimiz bir durum gelse, kim bilir halimiz nasıl olur? Duyularımızdan gelen uyarıları yorumlayabilmek ve bunlardan doğru çıkarımlar yapabilmek büyük bir gelişmişlik belirtisidir. Kimi zaman canımızı, kimi zamansa uygarlığımızı kurtarabilir.

Eski Hint söylencesinde olduğu gibi. Mecazi örneğimizde görmeyen adamlar, bir filin çeşitli vücut parçalarına dokunarak onun ne olduğunu tanımlamaya çalışırlar.

Kimine göre, fil yılan gibi bir canlıdır. Kimine göre, her yeri kemik gibi sert, kusursuz ağacımsı bir şey.

Gerçekleri kavrayabilmek için öncelikle resmin tamamını, şöyle biraz uzaklaşıp görmeye çalışmalıdır. Tabi gözleriniz açık, uyanık ve dikkatli de olmak şartıyla!

Belki de gerçekler bildiğiniz gibi değildir!

Üstelik, belki de karşınızda tüm yalınlığı ve çıplaklığı ile durmaktadır. Gerçeği arıyorsanız, uzun bir yolda yürüyor olabilirsiniz. Hiç bir zaman yolun sonuna ulaşamasanız da, yola çıkmış olmanız bile sizi başkalarından farklı kılar.

Zamandan ve mekandan bağımsız, olanları anlamaya, en azından, sizi kör eden unsurlardan kurtulmaya çalışın.

Eğer bir konu ile ilgileniyorsanız, o konu hakkında araştırma yapın. Bildiğinizi sandığınız noktadan yola çıkıp bilmediklerinizi öğrendikçe, başlangıç noktanızın çok geride kaldığını anlayabilirsiniz. Aradığınız gerçek, belki de başlangıçta sandığınızdan çok daha farklıdır.

Aramazsanız, gerçeği bulamazsınız. Dokunma mesafesinde olsa bile, farkına varamayabilirsiniz.

Bunu, özellikle çok bildiğinizi sandığınız konularda ateşli nutuklar atarken aklınıza getirin. O söyledikleriniz belki de sadece sizin algılama kapasitenizle varabildiğiniz kendi gerçeğinizdir.

Aramaktan vazgeçmeyin!
– o –

Orasını burasını kurcalayan kör adamlara karşın, uslu durup, kimseye bir zarar vermeyen ve bu düşüncelerin kafamdan felsefe taşına doğru akmasına neden olan bilge “fil”e sonsuz teşekkürlerimle.

9.865 kez okundu
Paylaş

İlginizi Çekebilir

  • Ne bilecen abey?Ne bilecen abey? Ne bilecen abey? Konulu mahsun eser. Geçenlerde Ankara'da yıllardır görmediğimiz dostlarımızla buluştuk. Hasret, hasret, hasret... Özlemişiz tabii ama merak da var işin içinde, bunca […]
  • Elektro-manyetikElektro-manyetik Vücudumuz büyük bir elektrik santraline benzetilebilir. İnsan vücudunun yaşam sistemi, büyük bir mıknatıs veya hareketli bir elektrik santrali olarak tanımlanabilir.Hayati enerjisi […]
  • Hakikati AramakHakikati Aramak "Yalanlamak ve reddetmek için okuma! İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma! Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma! Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!" Francis Becon […]
  • Cumhur memnun mu?Cumhur memnun mu? Anadolu birçok medeniyete ev sahipliği yapmış önemli bir coğrafya. Birçok inanca zemin olmuş ve kutsanmış. Anadolu da bu mozaiğiasırlardır taşıyan bir hümanizm var... Bütün bunların […]

Sosyal Medyada Takip Edin

Üye Olun

Yazarlar

Kategoriler

Takvim

Kasım 2024
P S Ç P C C P
« Eyl    
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  

Arşivler