Anladıysan
Ne gözüm görüyor, ne kulağım işitiyor,
Ne bir saz çalabildim, ne de bir resim yapabildim şimdiye kadar,
Kim bilir nasıl yüzüm var, Annemden başka kimse bakmıyor.
Gücenme emi,
Bu yoksulun sevgisi, gücenme emi anladıysan….
Ne gülüş ister fakir, ne de ilgi,
Ne peşinden koşacak güveni, paralansın aynalar,
Ne farkında olanı var.
Bütün dileği;
Lütfet de yolunu değiştirme emi, anladıysan sevdiğimi….
Gençliğimde, önemliydi şiir kitapları, şiirleri ezbere bilmek de !..
Yukarıdaki mısralar beni öğrencilik yıllarındaki yalnızlığa, sıla hasretine, yoksulluğa, sevgi arayışına götürüyor, kısacası içlendiriyor!.. Biz o günlerden böyle nasip aldık, oldum olası bizim kuşağımızın kısmeti Leyla!..
Fakat, ben şanslıydım, sevdiğim tarafından sevildim. İnanmak, güvenmek, sevilmek ve sayılmak!.. Büyük şans!.. Yalnız duygularımızı değil, aklımızı da kullandık ve sevginin, yalnız sevdiğini söylemek olmadığını anladık, kendimizle barıştık, özlemler yaşama dönüştü!..
Ve şiiri bıraktım. Yazamazsınız ki, yaşamınız şiire çevrilmişse!..”