Üniversite 2.0
Pandemi dünyadaki üniversite eğitim sistemini kökten değiştirebilir mi?
Kuşaklar arası dijital uçurum sadece ülkemize ya da gelişmekte olan ülkelere özgü bir sorun değil. Dünyanın genel bir sorunu. Ülkeden ülkeye değişen ise belki de derinliği. Örneğin ABD’ye özgülenen şu anektod düşündürücü: Çocuğunun üniversite eğitiminden başka bir şey yapmıyor (üstelik eğitim masraflarını da ailesine karşılatıyor) olmasını eleştiren baba “Ben senin yaşındayken hem üniversiteye gidiyordum hem de yarı zamanlı çalışarak eğitim masraflarımı karşılıyordum” deyince dijital kuşak çocuk hemen kısa bir hesaplama yapıp şu cevabı yapıştırıyor: “Senin zamanındaki asgari ücret ve üniversite ücretlerini hesapladığımızda, günde üç saatlik çalışma ile masraflarını karşılayabiliyormuşsun. Günümüzdeki asgari ücret ile üniversite ücretlerini kıyaslarsak benim günde on sekiz saat çalışmam gerekiyor!”
Yakın zamanda VisualCapitalist sitesinde bir grafik yayınlandı. Grafikte ABD’deki belli başlı üniversitelerin yıllık ücretleri yer alıyor. Buna göre listenin başını 61,850 dolar ile Columbia Üniversitesi çekiyor. Onu Chicago Üniversitesi, Tufts, Brown, Duke, G.Kaliforniya üniversiteleri izliyor. Yıllık ücreti 50 bin doların üstünde olan üniversiteler yüzlük listenin neredeyse yarısını oluşturuyor.
Pandemi bu tabloyu nasıl değiştirecek? Yıllık üniversite ücretlerinin yüzde kaçı, öğrencinin fiziksel olarak kampüste bulunmasıyla ilgili giderlerdir? Bu sene pek çok üniversite pandemiden dolayı kapılarını internette sanal olarak açtı. Kampüse ya sınırlı sayıda öğrenci aldı ya da hiç almadı! Bellidir ki sabit giderlerin büyük bir kısmı, üniversiteler fiziksel olarak açık olsa da olmasa da gerçekleşiyor. Belki daha az elektrik harcanıyor ama operasyonel gider kalemlerinin önemli bir kısmını oluşturan personel giderleri fizikselde de dijitalde de değişmiyor. Kampüs kapalı diye profesörlerine teşekkür eden üniversite yoktur herhalde! Ya da “bant yayına” geçen!
Öte yandan eğitimin uzaktan ve dijital halde yapılma zorunluluğu yeni bakış açılarını da gündeme getirebilir. Örneğin üniversite eğitiminin ilk yarısı fiziksel olup ikinci yarısı dijitale taşınabilir. Bir başka modelde de üniversiteler iki farklı eğitim modeli sunabilir. Fiziksel kampüste “premier” eğitim, dijital kampüste “standard” eğitim. Eğitim kadrosu aynı, müfredat aynı. Ama ücret farklı. Premier eğitim için elli bin dolar ödenirken, dijital eğitim için beş veya on bin dolar ödenebilir.
Denilebilir ki internet üzerinde halikazırda bunu (neredeyse) ücretsiz yapan web siteleri varken bir kişi neden beş veya on bin dolar vermek istesin? Bu da elbette alınacak diploma üzerinde yazan isimle ilgili olacaktır. Coursera veya Khan Academy’den bir dijital sertifika mı? Yoksa (örneğin) Columbia Dijital Üniversitesi’nden alınmış bir diploma mı?
Bir başka modelde ise üniversite lisans eğitimi tüm dünyada bütünüyle dijital-uzaktan eğitim modeline dönüşebilir. “Üniversite” eğitimi demek lisansüstü, doktora, doktora-ötesi eğitim düzeylerini ifade eden bir kavram haline gelebilir. “Özel üniversite” dalgası tüm dünyada zaten böyle bir süreci başlatmıştı. Pandemi gibi bir “mücbir sebep” bu süreci başka bir motivasyonla hızlandırabilir. Üniversite eğitimi “yeniden” eski kaliteli günlerine dönebilir! Yoksa şurası bir gerçek ki “eğitim” tüm dünyada umut vaad eden, yükselen bir değer olmaktan uzaklaşıyor! Artık Youtuber veya sosyal medya fenomeni olmak revaçta! Gerçek-ötesi, doğru-ötesi dünyanın cahilleştirdiği kitleler sağolsun!