Anneler Ölmez
Bu soğuklarda dışarıya da fazla çıkmayınca yine kendime ufak bir öğleden sonrası çilingir sofrası hazırlayıp camın önüne kurulmuştum.
Dün biraz karıştırdığım Mircea Eliade ‘nin 3 ciltlik dinsel inançlar ve düşünceler tarihi kitapları kalorifer peteğinin üzerinde bana baktı.
Din, hoşgörü, inanç,Tanrı,düşünce çok ağır konulardı tek başına konuşmanın bir anlamı yoktu. Gerçi bu konular çok kısıtlı ortamlarda keyifle konuşulurdu. Özellikle çilingir sofrasında iyi bildikleri, tanıdıkları arkadaşları olmadan asla.
Bütün öğleden sonra bulutlar gökyüzünü kaplayıp durmuştu. Bu güneşin batışında mükemmel bir şölenin habercisiydi. Karşıdaki caminin yükselen minarelerine değiyor gibi duran bulutlar pamuk şekerini andırıyordu.
Biraz elmadan ısırarak, bir yudum aldım çay bardağına koyduğum rakıdan. Tam o an güneş ışınları minareleri kıpkırmızı yapmıştı.
Seyrettim, içtim, düşündüm.
Herhangi bir cenaze namazını aklına getirdim . İmam namaza çağırdığında hareketlenmeler olurdu.
İlk hareketlenme kadınların en arkaya doğru, namaz kılacakların arkasında yürüyüp yerlerini alması … Kadınlarımızın yeri maalesef Nazım Hikmet usta az bile söylemiş…. Anamız, avradımız, yârimiz. Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen. Ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlarımız’ diyor.
İkinci hareketlenme namaz kılmayacaklarında en arkaya sağa sola toplanması
Üçüncü hareketlenme omuz omuza namaza yerleşmek için saf tutmak.
Şimdi burada başlıyor kafamdaki ilk kıvılcımlar, önce bardaktan bir yudum sonra hıyar turşusundan bir ısırık.
Safta duranlarıın genel yoğunluğu o gün namaza gelenler, ölüyü tanıyanların genel çoğunluğu sağda, solda, arkalarda duruyor.
Safta duranların bazısı sağa, sola, arkaya gidemeyip utananlar. Bir kısmı da abdestsiz, inançsız ama safta, bir kısmı toplum baskısı için safta..
Bu toplulukta bile sahtelarlık varsa gerisini siz düşünün.
Sonra imam soruyor…
Cemaat helal olsun diye bağırıyor..
Tanımayanlarda neyi helal ediyorsa helal ediyor.
Helal de ne ola ki…
Sonra en sinirlendiğim süreçlerden birisi aklına geliyordu. Elmadan ısırıp bardağı tazeledim.
Defin sonrası evde okunan dua sonrası para alan, parayı bekleyen hatta belki de rayici belli olan imamlar. Sizin için düşünürken ben kirleniyorum diyerek doldurduğum bardağı büyük bir yudumla yarıladım.
Siyaset ve ticaret hatta bir de bunları düzenleyen tarikatlar..
Tarikat, siyaset, ticaret ve Rabıta kitapları ve daha bir çok konuya el atmış büyük aydın Uğur Mumcu. Bir sabah Ankara Karlı sokakta arabasına konan adi bir bombayla aramızdan ayrılan Uğur Mumcu.
Uğur’lar ölmez diyerek senelerdir söylüyor, konuşuyoruz ama düşüncelerinin ve yazdıklarının cesaretine bile ulaşamadık.
Cenazesi 27 Ocak 1993’de onbinlerce insanla uğurlanan güzel insan .
O günü düşündüm 25 yaşındaydım. Cenazeye giden onbinler arasındaydım, yağmur vardı, soğuk vardı, sloganlar, gözyaşları.. Ama kimse üşümüyordu. Sokaklar, caddeler Uğur’lar ölmez diyerek yürüyordu. Katillerin bulunmasını istiyorduk bir ağızdan.
Düşündüm herhalde bundan daha çok etkileneceğim başka bir cenazaye katılamazdım herhalde.
25 yaşında böyle düşünmüştüm, ama 50 yaşında katıldığım bir cenaze bu düşüncemi değiştirdi
Annem ölmüştü
ve
Anneler ölmez diyerek ayrıldım Karşıyaka’dan…