Anlamın Yeniden İnşası
Geçenlerde merak ettim, memlekette ne kadar antidepresan kullanılıyor?
2021 öngürüsü 65 milyon kutu imiş.
Reçeteli olanlar bunlar.
Yani?
Yanisi şu, geçen yıla göre 10 milyon kutu fazla hap alıyoruz.
Psikologlardan destek alanları, reçetesiz satılan sakinleştiricileri kullananları da eklersek var yaaa…!
Yani, iyi saatte olsunlar, milletçe kafayı üşütmüş durumdayız.
Artan yalnızlaşma, depresyon, çaresizlik, korku, panik.
Hoş diyeceksin, “durum tüm Dünya’da böyle, İngiltere ve Japonya yalnızlık bakanlıkları kurdular”.
Doğru, ama bizde tamponlanma mekanizmaları olmayınca, eğilip bükülmeden, doğrudan kırılıyoruz.
Katılaşma halimiz geldi uca dayandı.
Ayaklarınızın altına bir bakın, üzerine durduğumuz zemin (anlam düzlemi) çatır – çutur yıkılıyor, onu tutan değerler çürüyüp, bitiyor. İki nesil sonrasının gideceği yere dair zerre fikrimiz yok.
Onları düşünen mi var?
Daha kendi yarınımızı düşünmekten aciziz. Tek isteğimiz, akşam olsa da yatıp uyusak.
Bu saatten sonra hepimizin tek bir önceliği olmalı, altımıza yeni anlam düzlemi inşa etmek.
Bunu taşıyacak değerlerin de bir bölümünü hatırlamak, bir bölümünü keşfetmek, bir bölümünü de yeniden tasarlamak.
Bu top yekûn bir “anlamın yeniden inşası” seferberliği olmalı; bunun için de birlikte çalışacağımızı öngörmeli ve birbirimizin varlığını kabul etmeyi öğrenmeliyiz. Etmiyoruz şu an, etmediğimizi de en katı biçimde dile getirmeyi marifet biliyoruz.
Muhabbeti unuttuk, mahalleyi, aileyi, ilişki kurmayı, dayanışmayı… Bunları hatırlamak da istemiyoruz.
Kendinden başkasına var olma şansı tanımayan ama tam tersi durumda olduğuna inanan insanların, debelendikleri şu riya havuzundan çıkmaları lazım.
Yoksa, yakın zaman sonra haptan iğneye, sonra da alo112.