Kol kırılır, yen içinde kalır!
“Sürüyle ilişkini kestiğin an, aydınlanma da başlar.” Zata
“Kol kırılır, yen içinde kalır”… Bu topraklardaki en veciz saçmalamalardandır. Giderek cılkı çıkarılan bir cümle haline gelmiş ve toplumun her türlü ayıbı saklamak, susmak, kendi iç bünyesinde halletmek için kamuflaj cümlesi haline gelmiştir.
Rezillikleri normal bulmak, hegemon bir irade ile susmayı özendirmek ve bir de üstüne üstlük bu kepazeliğe bir değer atfedilerek yüceltmek bu yapıda olmazsa olmazdır. Her türlü ayıp halı altına süpürülür ve bunun böyle yapılması gerekliliği çatık kaşlar ile çevreye buyurulur.
Dillere destan bir sosyal yapıdır bu… Değersizliklere değer atfeder; çamurdan gelip çamura özlem duyan insan olamamış insan… O, “ben yapmadım, o yaptı” der zorda kalırsa; kalmazsa ezber söylem başlar ister aile içinde, ister toplum içinde: “Kol kırılır yen içinde kalır”. Aile, toplum, cemiyet hayatı bu geri kalmışlığın, kabile hayatının yükü olan kültürsüzlüğü, bu ezber söylemi diretir bireye. İnsan gibi insanın buruşturup çöpe atacağı bu sus payı, antipatik bir nasihatten başka bir şey değildir artık. Neyi muhafaza ettiğini bilmeyen sözde “muhafazakâr” zihniyetin mottosudur. Meşrulaştırılan ise zorbalıktır. Hegemon devlet, hegemon aile modelidir. İkiyüzlülüğün ifadesidir.
Yüzyüze mertçe düello etmenin değil pusu kurmanın egemen olduğu kültürlerde anlına kazıyıp sabah akşam etrafa pazarladığı bir dipsiz çukurdur. “Yassah Hemşerim!” ile akrabalık bağı vardır. Kırılıp kırılıp yen içinde kala kala bir psikolog muayenesine acil ihtiyaç duyar bu yapı. Hasıraltı etmenin janjanlı bir kâğıtla paketlenip “erdem” diye püskürtülmesidir.
En zararlı sözlerden birisidir. Gizli saklı her türlü kötülüğe, yanlışa yol veren zihinsel bozukluktur. Kültürün uygarlık nehrine akamadığı sığ, oligarşik yapılarda sosyolojik bir gerçektir. O kadar büyük rezillikler için kullanılır ki mide bulandırır. “Yalan, yanlış her türlü pisliği sineye çek, gizle, sakla, bunu yapanın da yanına kar kalsın” diye verilen utanılacak bir nasihattir.
Sui misal işte böyle emsal olur. Yani kötü örnek işte böyle örnek oluşturur. Kangren olmadan tedavi ettirmek gerekir bu laçka olmuş kolu. Ayrıca bu devirde artık kolu, eli, bacağı kırıp içeride saklamanın imkânı da kalmamıştır. Pisliğin kokusu bir şekilde duyulur olmuştur. Değer olmayan yaşam biçimlerine, değer biçmek ve değerleri değersizleştirmek medenileşememiş sirayetçi yapının temel güdüsüdür. Hangi yapıda kol kırılıp yen içinde kalıyorsa gerçek insana düşen bunları o yenden çıkarmak ve her türlü şüpheden arındırmaktır.
” Küçük şeylerden keyif alabilmek…
Lüks şeyler yerine zarafet aramak…
Saygı istemek yerine değerli olmak…
Zengin olmak yerine muhtaç olmamak…
Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak…
Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek…
İşte benim senfonim…” William Ellery