Yere Diker; Göğe Bakarız!
Tüsiad üyesi çok yakın bir arkadaşıma “tarımdan kar edemiyoruz” dedim.
Ki bizim ürünler, kalıcıdır, taze satamazsak kuruturuz, yağa gider filan, borcumuz ve pazarlama stresimiz de yok, bekletebiliyoruz.
Arazi de, söylemesi ayıp, daha fazlası da var ama, 1200 dönüm Gediz ovası.
Çeşitli üzümler, zeytin, buğday, mısır, ıspanak, karpuza kadar, ve sopa diksen yeşerecek berekette.
Yılda 3 ürüne kadar yolu var.
Sulamada son ve en verimli teknolojileri kullanıyoruz.
Çoğu çiftçi böyle değil, azınlık sayılırız.
İnanmadı.
Tarım bitiyor arkadaşlar.
Bazıları ziraatçileri suçlayınca kısa süren öfkelerim oluyor.
Cahiller, veya eğitilmiş aptallar.
Babam, Dünya Bankası bursuyla, İtalya’da zirai ekonometri yüksek lisansı da yapmış, ülkemizde zirai ekonometriyi istatistiklerle zenginleştirmiş, Özal’ın tarım bakanlığı teklifini “tarımı bitireceksiniz” sözleriyle reddetmiş bir adam. Doçentlikten özel sektöre geçmiş, kıymetli bir teknokrat.
Annem zirai mücadelede ambar zararlılarını yok eden istatistikleri yapmış, Tübitak bursu almış bir ziraat yüksek mühendisi.
Ve en önemlisi, ben, bulabildiğimiz kayıtlara göre 11. nesilim, hep büyük toprak sahibiydik.
Ve tarım bitiyor.
Bütçemizi yaparken Amerikan koleji mezunu, yüksek mimar ablamla konuştuk.
“Bu sene zarar ettik. Gelecek seneyi nasıl kurtarırız?”ı tartıştık.
Bizim gibiler, zararı göze alır ve devam ederler, edeceğiz, çünkü taşrada aptal bir itibar meselesi hakim.
Ama tarlaya, bağa, bahçeye gir(e)meyecek çok çiftçi de var.
Köylerde genç nüfus boşaldı, biz zaten daha fazla ödemek pahasına çalıştırmıyoruz, ama göçmenleri çalıştıranlarda bile işçilik ücretleri en büyük problem. Gelmiyorlar, kahvede oturuyor ve yine de gelmiyorlar. Tarımı bitirebilecek en büyük sorun bu işçilik maliyetleri.
İklim de kötü, 7 yıl devresine daha 3 yıl var, yağış da olmayacak. Tarıma uzun ve yumuşak yağacak yağmurlar lazım. Fırtına, dolu, ve donlar bizi vuruyor.
Bu yüzden lütfen rica ediyorum, bu sırayla, işçilik, akaryakıt, gübre, ilaç, elektrik, mekanizasyon gibi maliyetlerini bilmeden, çiftçileri suçlamayın.
Kooperatif gibi saçma önerilerle gelmeyin, benim hepsi kaliteli olan ürünlerimde zaten var, kuranlardan biri dedem, babam danışmandı, sendika görüşmelerinde hakemdi, ilkokula korumayla gittim, bir işe yaramıyorlar.
Yani, siz yeni fark etmiş olabilirsiniz.
Biz yüzlerce yıldır buradayız.
Burası binlerce yıldır bereketli topraklar, eğer ölmezsek yeniden yaşatırız.
Çok yetkin bir akademisyen olsa da, ben küçükken babamın bana öğrettiği gibi, “yere diker, göğe bakarız.”