Geldiler…
10 sene önce, sadece 116 ışık yılı öteden ulaştığı belirlenen akıllı varlık belirtisi tüm gezegende merak ve heyecan dalgasının yayılmasına neden olmuştu.
Yıllardan beri yakınlarda ya da, uzaklarda akıllı bir canlı izine rastlamak için yapılan araştırmalar ilk defa dişe dokunur bir sonuç vermişti.
Yıllar geçtikçe aynı kaynaktan alınan sinyaller sayıca arttı ve karışıklaştı. Başlarda ne oldukları konusunda yapılan tartışmalar zamanla bilim çevrelerinin, sinyallerin anlaşılabilir dizilimlerden oluştuğunu çözmeleriyle sona erip, gelen sinyallerin ne olduğu üzerine yoğunlaştı. 10 yıl bir çırpıda geçti. Artık gelen sinyallerin akıllı canlıların haberleşmeleri olduğu konusunda kimsenin hiç kuşkusu kalmamıştı.
Zaman içerisinde gelen sinyallerin 26 harf ve 10 sayıdan oluşan veri çorbası olduğunu çözen veri işleyici makineler yıllardır gelen sinyallerin şifresini çözmeyi başaramamıştı. Ancak rakamların işin içerisine girmiş olması matematik bilgisine sahip bu akıllı canlıları daha da ilginç bir hale getiriyordu.
Artık, uzayda bilinmez bir noktaya yolculuk etmek için tüm nedenler yerlerine oturmuştu. “Gölge birlikteliği” gereken kaynakları ayırdı ve zaman-uzay katlayıcı köpük için gereken enerji hesapları yapıldı. Önce güneşin etrafında bir hızlanma ve arkasından sapan etkisiyle erişilecek değme noktası, kaynak verilerin ulaştığı 126 ışık yılı uzaktaki akıllı canlıların bulunduğu yere erişim için yeterli olacaktı.
33 gölge bilim uzmanından oluşan ekip, hazırlıklar tamamlandığı anda yolculuklarına başladılar. Hedefleri Dünyamızdı.
Hızlı bir güneş turundan sonra fırlatıldıkları noktadan kolayca güneş sistemimizin yakın bir bölgesine eriştiler. Dünyaya ulaşmaları ise bir kaç saatlerini aldı.
Değişik bir gezegen ile karşılaştılar. Sinyaller çıldırmış gibi artmıştı. Gezegenler arası 126 ışık yılı mesafe vardı. Dünyadaki akıllı canlıların bu kadar kısa bir süre içerisinde gösterdikleri gelişme olağanüstüydü.
Dünya yüzeyine ulaştıklarında bir kaç ay kadar akıllı canlıları aradılar.
Tüm çabalarına rağmen hiç bir sonuca ulaşamadılar. Sinyaller hiç görmedikleri kadar güçlü olduğu halde, bir tek hayat formu bile olmayan ya da bulunamayan bir gezegen.
Çok geçmeden, içlerinden biri bilmeceyi çözdü.
Geldikleri gezegende var olan akıllı yaşam formları gölge uzmanların bildikleri alıştıkları boyuttan farklı, bilinmeyen başka bir yerdeydi. Yani akıllı canlılarla aynı anda aynı yerde olsalar da, bir arada olamıyorlardı. Dolayısıyla, varlıklarından emin de olsalar, bu akıllı canlılarla iletişim kurmaları ya da tek taraflı ulaşan sinyallerine cevap vermelerinin mümkün olmadığını, hatta onları ve yaşadıkları yeri, onlar gibi göremediklerini ve algılayamadıklarını kavramaları kısa sürdü. Farkındalık için gelinen 126 ışık yılı kadar yol ve beklenmedik bir karşılaşma. Daha doğrusu, “karşılaşmama” ile karşı karşıya kaldılar.
Geldiler. Dünyadaki akıllı canlılar onları hiç fark etmedi. Onlar da sinyallerinden haberdar oldukları canlıları hiç göremediler.