Akıl ve Hikmet
Çok yaşlısın…
Ölmek üzeresin. Ve bunu biliyorsun.
Evinin arka odasında, oksijen tüplerinin yanındaki yatağında, yanına gelip elini, alnını, yanaklarını öpen eşini, çocuklarını, torunlarını bırakıp gitmek ağır gelse de, İlâhi Takdir’e karşı çıkmanın anlamsızlığının bilincindesin.
Hayattaki başarının gelir geçer olduğunu düşünüyorsun, başucunda sevdiğin müziklerin usul usul çalarken…
* * * *
Gençsin…
Yaşamının en güzel çağındasın. Ve bunu biliyorsun.
İyi para kazandığın ve eşinin, çocuklarının her istediğini madden karşılayabildiğin ve başarının, paranın her şey olduğuna takılı kaldığın için, sosyal medyada yazdığın yorumlarda, satırlarından akan züppelik, şımarıklık ve komplekslerinin bilincinde değilsin.
Son model aracınla girdiğin sokakta, yolun bir başka araç tarafından kapatıldığını gördüğünde umarsızca kornaya basıyorsun.
* * * *
Terbiyesizce çalan ısrarlı bir korna gürültüsü bastırıyor, başucundaki müziği. Ben miyim ölmekte olan gerçekten diye düşünüyorsun. Gözlerini kapatıyor, sevdiklerini düşünüyorsun. Ölmek için acelen yok ama hikmetin var.
* * * *
Elini kornadan çekmeden yolu kapatan su aracının şoförüne bağırıyorsun gözlerini aça aça… O da sana bağırıyor. Yaşamak için acelen var ama aklın yok.