Arayış
Sabahın ilk saatleri yaklaşıyordu.
Aldığı ilaç ve alkol kafasını kıyak yapmaya başlamıştı.
Arkasına yaslandı yıldızlara bakarak düşünmeye başladı.
Her gece farklı saatlerde yıldızlara bakıyor ve her baktığında pencereden gördükleri değişiyordu sanki.
Bildikleri arttıkça bilmediklerinin çoğunluğuna hayret ediyordu.
Bu farkına varış olgunluğa yaklaştıracaktı kendisini.
Düz bir zemindeydi, aslında şaşkındı öğrendikçe bir zirveye yaklaşacağını sanıyordu.
Ama sanki her yerin düz bir yüzey olduğu okyanus ortasında tek başınaydı.
Nerede olduğunu nereye yüzdüğünü kesin olarak bilmiyordu.
Kadehini doldurdu büyük bir yudum aldı ve düşünmeye devam etti.
Zihni açıktı, demek ki koca okyanusta bulabileceği, bilebileceği, tanıyıp konuşabileceği kendisiydi.
Büyükçe bir yudum daha aldı, kendini ikna etmeliydi, kendisini ikna etmeden tanımadan hiç bir yere gidemeyecekti.
Kimdi o, neydi?
Kendisini tanıdıkça kişisel değerlerinde değişim meydana geleceğine inandı, siyah ve beyazın gri tonlarını yakalayacağını düşündü sevindi.
Bilimdeki yasalar, dindeki kurallar, felsefedeki ilkeler daha bir içiçe gibi gelmeye başladı.
Alkol aldı, büyükçe bir yudum onu kendine getirdi.
Etken ile edilgenin, yin ile yangın, canlı ile cansızın bir bütünün parçaları olduğunu hissettiğinde “artık zirvedeyim” diye gözlerini açtı, gördüğü manzara yine aynı okyanusun ortasıydı.
Tek fark “ben aynı ben değildim bir basamak çıkmıştım aslında”…