Aşure
Aşure Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan tatlıdır. Kaynakları biraz okuduğumuzda aşure ‘günün aşı’ anlamında olup Yukarı Mezopotamya ve Aryen halklarının dili ile üretilmiş emekleriyle anlam kazanmış ,kültürleriyle dokunmuş geleneksel tarihi bir şükran yemeğidir.
İslami İnanca göre Muharrem ayının onuncu günü ,Nuh büyük tufandan sonra karaya ayak bastığında elinde kalan son malzemeleri karıştırarak bu yiyeceği yapmıştır. Temel olarak buğday,nohut, toz şeker, fasulye ,pirinç ,ceviz,badem ,nar gibi kuruyemiş,meyve ve bazı baharatlar kullanılarak yapılır.Hayvansal gıda bulunmaz.
Başka bir görüşe göre İbrahim Peygamber’in Nemrut ile giriştiği ateş sınavında ateşten yanmadan kurtuluşunun anısına sunulmuş bir aş olarak anlam kazanmıştır.
Alevilikte Kerbela şehidi Hz Hüseyin için matem orucu tutarlar ve sonra aşure yapılır.
Aslında tarihte ilerledikçe görürüz ki baharın gelişi,yeni yılın başlangıcı gibi anlamlarda kazanarak ilerleyen bir tatlıdır.
Benim için Aşurenin güzelliği o mükemmel tadı dışında evlerde pişirilen irili ufaklı tabak ve kaplara konularak komşulara dağıtılan ve böylece belki de unutulan komşuluk ve komşularımızı bize hatırlatan ve bunun için her sene mücadele veren bir tatlıdır.Sayesinde belki de normal zamanda hiç tanımadığınız komşuların kapısı çalınır “Elinize sağlık” “Bir dakika tabağınızı hemen boşaltayım” diye geçen konuşmalarla birkaç dakika da olsa hal hatır sorulur. Belki bu şekilde bir komşunun acı veya tatlı gününden haberdar olunur,kapısı hiç çalınmayan komşu memnun kalır mutlu olur.
Düşünsenize aşure dışında herhangi bir yiyecek komşuluğun yaşaması için direniyor mu? Bereketli de olur kaynadıkça büyür, çoğaldıkça kapısını çaldığınız kişiler artar.
Dilerim kuruyemiş ve bakliyat fiyatları ile de mücadelesini kazanırda evlerde bolca pişmeye devam eder.
Afiyet olsun.