Aşure
“Herkes sakız çiğner, ama filanca, farklı çatlatır” var ya.
Herkes aşure yapar, ama benim annem çok farklı yapar.
O aşure yaparken, el değirmeninde ceviz çekerdim ben.
Kuru üzüm ve kayısıları bana doğratırdı.
Çok kuru meyveli, bıçakla kesilebilen, içeriği üstündeki süslerden daha pahalı olan bir aşure.
Gül suyu, çam fıstığı, tarçın, ve babam yüzünden, içinde ve dışında aşırı miktarda ceviz.
Sıfır sentetik, tam organik, kalorisi umursanmaz bir cennet taamı.
Daha sonra kaynayan aşure kazanlarını çıplak kollarıyla karıştıran yüceleri de tanıdım.
Kızı olan kadınların yapma zorunluluğunu, geleneğin aktarılmasındaki güzelliğe bağladım.
Hz.Ali ve bilgeliğini tanıdıkça, tadını gurmelikle yücelttim.
Ama annemin aşuresi gibisini gerçekten yemedim.
3 öğün, 24 saat yerim, o derece.
Her evde pişsin, manevi lezzeti hepimizi doyursun.
Bolluk ve bereket, bize uğradığı gibi, bizden de yayılsın.