Aşure günü – Kerbela
27 Ekim’de Hicri Takvime göre yeni bir yıla girdik! Bu takvime göre yeni yılın ilk ayı Muharrem Ayı’dır. Bu ay’da “Aşure Günü” kutlanır. Önce, bu sözcüğün köküne gidelim!
• Aşure, orjinali “Aşura”, Arapça’da 10 manasına gelen “Aşara” kelimesinden türemiştir. İbranice “Aşûr” sözcüğünden geldiği de iddia edilir. Türkçe’ye ise Arapça’dan geçmiştir. Sözcüğün Sâmî diller arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, sözcük (ve gün) Musevilik inancında büyük kefaret günü için kullanılmıştır.
Bu gelenek hakkında çok şeyler söylenir. Örneklersem;
• Bunun Orta Asya kültüründen geldiğini ve Anadolu Müslümanlığının mevlit, lokma dağıtma, aşure gibi etkinlikler ile diğer Müslümanlardan farklı kıldığını,
• Âdem peygamberin işlediği zelleden (hata veya sürçme) sonra ettiği tövbenin kabulü,
• Nuh peygamberin gemisinin tufandan kurtulması,
• Yunus peygamberin bir balığın karnından çıkması,
• İbrahim peygamberin ateşte yanmaması,
• İdris peygamberin diri olarak göğe yükseltilmesi (çıkarılması),
• Yakub peygamberin oğlu Yusuf peygambere kavuşması,
• Eyyüb peygamberin hastalıklarının geçip iyileşmesi,
• Musa peygamberin Kızıldeniz’den geçip İsrailoğulları’nı Firavun’dan kurtarması,
• Yahudiler de Hazreti Süleyman Mabedi’nin yıkılışının yası nedeniyle bu tarihlerde böyle bir oruç tutarlar, hatta Medine’ye göç sonrasında Hazreti Muhammed Yahudilerin tuttuğu bu orucu İslam için de geçerli kabul ettiği ve fakat daha sonra Ramazan orucu farz kılınınca Aşure Orucunun farz olmaktan çıkardığısöylenir,
• İsa peygamberin doğumu ve ölümden kurtarılıp göğe yükseltilmesi (çıkarılması)
Olaylarını savunanlar var.
Evet, bu olayların hepsi İslam dini içinde önemli bir yere sahip olan mucizelerdir. Fakat, bu olayların Aşure Günü gerçekleştiğine dair İslam dininin kutsal kitabı olan Kuran’da bir ifade bulunmaz!
Buna mukabil Alevi-Bektaşilerin hicri takvimin 1.inci ayında, 1-10 Muharrem tarihleri arasında Kerbela şehitleri anısına 10-12 gün oruç tutuklarını ve bu geleneği sürdürdüklerini yaşamaktayız. Alevi’ler bu orucu Emevi Halifesi Yezid’in emriyle Hz. Muhammed’in torunu Hz.Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi dolayısıyla tutarlar. Hepinizin bildiği ve tarihe Kerbela Olayı olarak geçen bu olayın özeti şöyle…
“Muaviye tarafından halife tayin edilen Yezid, Hz. Hüseyin’in kendisine biat etmesini, reddederse öldürülmesini emir verir. Ancak Hz. Hüseyin bunu kabul etmeyip, halifeliğin kendisine düştüğünü savununca, kendisini Kûfe’ye davet edip, halife olarak tanınacağı bildirir. Buna inanan Hz. Hüseyin Küfye doğru yola çıkar. Bunu haber alan Yezit, Kerbela Çölünde, İmam Hüseyin’le kadın ve çocuklardan oluşan 73 kişilik kervanın önünü, büyük bir orduyla keser. 1-10 Muharrem günleri onları aç susuz bıraktıktan sonra, nihayet 10 Ekim 680 (Hicri 10 Muharrem 61) günü, dengesiz şekilde başlayan savaşta Hz. Hüseyin’le birlikte olan 72 kişi teker, teker savaş meydanına çıkıp dövüşerek şehit olur.. Hz. Hüseyin de oklanarak şehit edilir.
İşte, Aleviler bu acı olayı Oniki İmamlar ile de bütünleştirerek 1 Muharrem’den başlamak üzere on iki gün oruç tutarlar. Buna Matem Orucu da denilmektedir. Oruç süresince su içilmeden sulu içeceklerle yetinilmesi, hayvan kesilmemesi, düğün, eğlence yapılmaması vb. gibi uygulamalar İmam Hüseyin’in matemini simgelemektedir. Yine oruç günlerinin akşamlarında Dedelerce Kerbela Olayını konu alan Fuzuli’nin “Saadete Ermişlerin Bahçesi” gibi kitaplar okunur, Alevi ozanlarının Kerbela Olayı’nı konu alan deyişler “Mersiyeler” okunur.
Bu orucun sonunda Aşure günü yapılır. O gün pişirilen ve en az 12 değişik malzemeden oluşan, (Kerbelada yenilen son yemek) Aşure tatlısı da İmam Hüseyin’in oğlu İmam Zeynel Abidin’in Kerbela’da kurtulmasına yolun sürmesine duyulan memnuniyeti ifade etmektedir. Böylece Oruç sonrası Etli Pilav ve Aşure’nin topluma dağıtılarak bu kurtuluş kutlanır.
İmam Hüseyin Aleviler için bir direniş abidesi olmuştur. Bu çirkin savaşın en küçük kurbanı ise, daha altı aylık bir bebek olan Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Asgar’dı. Kadınlarla birlikte, İmam Hüseyin’in hasta olan küçük oğlu İmam Zeynel Abidin bu katliamdan kurtulur.
Peki, kimdir bu Yezit ve İmam Hüseyin?
Bunlar kök olarak amca torunlarıdır! Peygamberin 4 kuşak öncesi ve Mekke de egemenlik kuran Kuyas adlı kişiden olma 2 kardeş torunlarının soyu! Biri Haşimoğulları diye anılıyor, diğeri Ümmeyeoğulları diye!.. Neyi paylaşamıyorlar Mekke’nin Egemenliğini!..
İşte, Ümeyyeoğulları’nın soyundan olan Emeviler’in saltanatına da, Haşimoğulları soyundan Hz. Muhammed’in amcası Abbas’ın torunları/Abbasîler son vermiş, tüm Emevî önde gelenleri ve taraftarlarını bir tane bırakmamacasına katletmiş, onların soyundan olan halife ve devlet adamlarının mezarlarını açıp iskeletlerini yakmış, yakın tarihte ölmüş olanların cesetlerini mezardan çıkarıp ilk önce asmış, sonra da yakmışlardır!.
Özetlersek; günümüzdeki Sünnî-Şiî ayırımının temeli; “Muaviye’nin yalnız Halifeliği değil, peygamberin mirasını da gasp edip, kızı (ve Hz. Alinin eşi) Fatıma’ya vermediği” vakıasıdır!..
Anılan kişilerin hepsi birbiri ile eş, dost, akraba!.. Fakat egemen olmak tutkusu içinde ömürlerini birbirlerine düşmanlık ile geçiriyorlar!.. Birbirlerini öldürüyorlar!.. Savaş taktiği olarak icabında Kuran’ı bile parçalıyorlar!.. Kâbe’yi yakıp yıkıyorlar!..
Ama gelin görün ki; “İslâm içerisinde bugün halâ sürdürülen bu kan davasının İslâm’dan önceki putperest Arapların aşiret kavgalarına dayandığını ve kökünde Arap Milliyetçiliğinin yattığını göremeyenler var!”
