Sıcak bir yaz günüydü. Böyle havalarda herkes kendini deniz kıyılarına atar, bizse oturduğumuz yerde kalırız. Kapı çalındı, açtım, karşımda bohçacı Zümrüt… Bir elinde en az on kiloluk bir torbayla, oflaya poflaya ayakta durmaya çalışıyordu. Yüzünden ter damlaları süzülüyordu. Onu yirmi yıldır tanıyordum. Yaz-kış, yağmur-kar, soğuk-sıcak dinlemez, hep böyle ellerinde bazen [...]