Bir küçük tekne vardı ve teknede de küçük bir çocuk. Gözleri tıpkı deniz gibi, mavi ve çırpıntılı. Bir o yana, bir bu yana yatıyordu tekne. Çocuk o teknenin yelkeni kadardı, o tekneye aitti. Bir an bakıştık onunla. Sonra gitti. Ufukta kaybolup gitti. Belki de bir rüyaydı. Bir balon vardı [...]
Solmaz Kamuran
Öyle bir kent düşünün ki mini minnacik, eni 3 boyu 1,5 kilometre, yüz on altı adacık üzerinde kurulmuş. Trenle geliyorsunuz, uçakla gidiyorsunuz ama kentte hiç araba yok. Her tarafı sularla çevrilmiş, evlerin kapıları küçük kanallara açılıyor, basamaklar denizle buluşuyor. Irili ufakli bir yığın köprü, hepsinin de bir gizemli öyküsü var. [...]
On bin metre yukardayız. Solumda, neredeyse göz hizamdaki güneş masmavi gökyüzünde pırıl pırıl. Nasıl bir engin maviliktir bu… Öylece uzanıp gidiyor, kıpırtısız… Ve bu göğün altında, var oluşundan bu yana hiçbir canlının ayak basmadığı karlarla kaplı sonsuz bir platoya benzettiğim bembeyaz bulutlar. Uçağımız ilerliyor mu, yoksa öylece bu zamana ihtiyacı [...]
Paris'in tadı damakta kalır Öyle bir kent ki şu Paris, oraya ne kadar çok gitmiş olursanız olun onu asla tam olarak tanıyamıyorsunuz, insanın karşısına her defasında bir başka yüzüyle çıkıp [...]