Bizim Selim geldi. "Sen o kuzu gözünü gerçekten yedin mi?" Yemedim tabii, zaten öyle bir yemek de yok, ama yazıyı kapuska üstüne kursak, etki yerlerde sürünür. "Etki nedir?" Alışkanlıkların insanı kendinden alması. "Yani?" Insan aslında alışkanlıkların elinde yol alır. Gündelik hayatın rutinleridir bunlar, bir bakmışsın hayat onlarla ilerliyor. "Fena mı, yaşlanınca rahatlar insan" Fena tabii, alışkanlık bellekle ilgili, [...]
Sunay Demircan
Epey oldu, belki beş, belki dört yıl. "En iyi paça burada" diye, bir dostum sürüklemişti. Anlaşılacağı üzere, lokanta ağırlıklı olarak sakatat üzerine kurumsallaşmış. Çok önemserim, bu devirde derinliği olan başka ne kaldı? Neyse, oturduk bir masaya. Önce çorba... Müthiş, "usta bu arkadaş hangi bağın bülbülü?" Yanak abi...! Bu...? O gözünün yağı abi, biz onu karabiber içinde uzun süre kurutuyoruz, [...]
Şubat ayının son günüydü. Muş havaalanında memurluğa başladım. Müdür bey "kayıp eşya bölümü şefi oldun" dediğinde pek sevindim, memurluğun ilk günü 'şef' olmak ... Rabbim "yürü ya kulum" dedi, yürüyelim. Bina içinde, salonun bir köşesine küçük bir masa bir de sandalye ile başladım işe. Ne oda, ne de odacı... Kırk yılda bir uçak inerdi o günler. Tam [...]
Duydunuz mu, Şebber ve Şubber isimlerini? Shabbir (Hüseyin) ve Shabbar (Hasan). Yani, İslam Peygamberi Muhammed’in torunları, Ali ile Fatıma’nın evlatları olan, Hasan ve Hüseyin. Nereden çıkmıştır bu Şebber ve Şubber isimleri? Merak edip [...]
Baştan söyleyeyim, "bu yazı uzar arkadaş". “Ne kadar?” diye sorma. Bizde pazarlık yok, hele bir başlayalım. Nereye gideceğini, inan ben de bilmiyorum. Çıkış var mı, yok mu? Exodus için ille de ex gerekiyor mu? Onu [...]
Estonya, Letonya maceralarının sonlarına doğru bir Estonyalı delikanlıyla tanıştık, adı Alex. Nasıl şirin, nasıl...anlatamam. Çok sevdik Alex'i Robert Redford'un 30 yaş hali, ama çok daha sempatiği. Düşün işte... Sağ olsun, o bize ülkesinin güzelliklerini [...]
Bir kaç gündür, beş kafadar, Letonya ve Estonya gibi kuzey ülkelerindeyiz. Önce Riga'ya geldik. Letonya yani, Litvanya değil. Oraları köşe bucak, yedik yuttuk, sonra atladık otobüse, vızzz Estonya. Tallinn adında, Orta Çağ'dan [...]
"Bir düşünün; güzel bir yemek yediğinizde, kendinizi ağırlaşmış hissedersiniz, zihniniz yeterince boş olamaz, oysa benim zihnimin özgür olmasına ihtiyacım var ..." demiş, Marcel Proust. Ne kadar doğru. Söz konusu olan, o zihni [...]
Sizce biz barış istiyor muyuz? Peki, bir adım geriden başlayalım, barışı istemeyi, inşa etmeyi biliyor muyuz? Tamam, tamam bir adım daha geri gidelim, mesela barış nasıl bir şey, bir fikrimiz var mı? [...]
Vedat Milor, Istanbul'da Set Balık lokantasına gitmiş, ondan, bundan derken masaya yoğurtlu balık mantı gelmiş. Vedat bey yazıyor, "... Balık mantı. Yoğurtlu. Nasıl mı? Bana göre var olmaması gereken bir yemek... [...]